KENDİNİ KABUL
BÖLÜM l
GİRİŞ
Çevre olanaklarının ve sosyal yapının değişmesi, bireylerin sağlıklı bir kişilik geliştirmesini engellerken, çevresine uyum sağlamasını da güçleştirmektedir.
Son yıllarda bilim ve teknolojide çok hızlı gelişmeler meydana gelmiştir. Bu gelişmeler, kentleşme, aile yapısı ve kavramındaki değişmeleri de beraberinde getirmiştir. Bunun yanında ekonomik şartların değişmesi, iş yapısının farklılaşması, mesafelerin kısalması böylece de insanların birbirlerine yaklaşmaları sonucu sosyo-kültürel etkileşim artmıştır..[1]
İnsanların, yaşam ve sağlık koşullarının eskiye kıyasla gittikçe iyileşmesi, insanın ömrünü artırarak hızlı bir nüfus artışına neden olurken, özellikle az gelişmiş ülkelerde sınırlı çevre olanaklarını paylaşmada güvensizlik artmıştır. Diğer yandan aşırı kalabalığın sinir bozucu etkisi ile doğanın kirlenmesinin insanın beden ve ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri önemli boyutlara ulaşmış bulunmaktadır.[2]
Değişmelerin bu kadar yoğun ve hızlı olduğu günümüzde, insanlar hem kendilerine hem de çevrelerine karşı gittikçe yabancılaşmaktadır. İnsanların çevrelerini ve kendilerini tanımaları, kendilerini en üst düzeye çıkarmaları ve kabul etmeleri sağlıklı olmanın ölçütlerinden sayılmaktadır.
Her insanın hayatta bir amacı ve bu amaca ulaştığında da bunun kendisine getireceği mutluluğun beklentisi vardır. İnsanın yaşamındaki amaçlara ve beraberinde de mutluluklara ulaşabilmesi için sağlıklı olmak zorundadır. Sağlığın genel tanımı “ kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam iyilik hali” dir. Görüldüğü gibi, sağlık sadece kişinin beden yapısının iyi olması demek değildir. Aynı zamanda hem ruhsal hem de sosyal yönden dengede olmalıdır. Çünkü kişi bu üç bölümün birleşmesiyle oluşan bir bütündür ve bunları birbirinden ayrı düşünmek olanaksızdır. O halde kişinin tam sağlıklı olması için beden sağlığının yanı sıra ruh sağlığının da yerinde olması gerekmektedir.[3]
Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre Ruh Sağlığı; kişinin kendisi ve çevresi ile uyum içinde olmasıdır.[4] Uyumlu bir kimsenin de her şeyden önce kendisiyle barışık olması önemli bir gerçektir. Kişinin kendi gereksinimleri ile çevresi arasında ahenkli ilişkiler kurması ve bunu sürdürmesi ancak kendini kabul etmesi ile mümkün olur.[5]
Görüldüğü gibi, iyi bir ruh sağlığının genel ölçütleri arasında,
kendini kabul etme önemli bir yere sahiptir. Bundan yola çıkarak, bireylerin sağlıklı bir ruh yapılarına sahip olmaları için, kendilerini oldukları gibi kabul etmeleri gerekmektedir.
Türkçe kaynaklarda, benliğe saygı, öz değer, öz kabul gibi kavramlarla aynı anlamda kullanılan kendini kabul, yabancı kaynaklarda ise kişinin kendisini takdir etmesi, benimsemesi anlamında kullanılmaktadır.
İnsancı yaklaşıma göre; kendini kabul edebilme, kendi potansiyelini gerçekleştirme, başkalarıyla yakın ilişki kurabilme ve yaşamı anlamlı bulma sağlıklı olmanın işaretidir. Sağlığa götüren koşullar kişinin temel ihtiyaçlarının doyumu, bağımsızlığının engellenmemesi iken, kişinin kendi tabiatını inkar eder biçimde yaşaması, kendi davranışlarının sorumluluğunu taşımada ve kendi benliğini yaşamada yetersiz olması, ruh sağlığının bozulmasına yol açan etmenlerdir.[6]
Ruh Sağlığı ölçütlerinden sayılan kendini kabul, kişinin suçluluk, yetersizlik, beğenme ya da övünme duygularına kapılmadan kendini bütün olumlu ve olumsuz yönleriyle kabul etmesidir.[7]
Maslow’ a göre, sağlıklı kişi gerçeği tam ve doğru olarak algılama gücüne sahiptir. Bu özelliğin doğal sonucu, kişinin bütün eksikliklerini, kusurlarını, hatalarını görebilmesi ve bunları kişiliğinin
bir parçası saymasıdır. Kendini kabul, hatalarından dolayı aşırı derecede suçluluk duymamak, gereksiz yere günah korkusu içinde yaşamamak, kendinden utanmamak demektir.[8]
Maslow, kendini kabul eden bireylerin, insan doğasını çok fazla sorgulamaksızın kabul ettiklerini belirtmektedir.[9] Kendini kabul eden insanlar, bütün olumlu ve olumsuz özelliklerini, yeterli ve yetersiz yönlerini, kişiliğinin bir parçası saymakta ve benimsemektedirler.
Bireyin kendini kabul etmesi ancak kendini tanıması, olumlu-olumsuz yönlerinin farkına varması ve kendine saygı duyması ile mümkün olmaktadır. Yani bireyin gerçek benliği ile ideal benliği arasındaki farkın en az düzeye indirgenmesi, kendini kabul etmesi anlamına gelmektedir.[10]
Kendini kabul, benlik konusunda içten ve gerçekçi bir görüşe dayanmaktadır. Kendini kabul eden bir kişi mükemmel bir insan olmadığının bilincindedir. Kendini kınamaksızın kusurlarını ve sınırlılıklarını bilir. Mükemmel olmayışından, zayıflığından ve tutarsızlıklarından utanmaz ve suçluluk duymaz. Diğer insanları da niteliklerinden dolayı eleştirmez. Başkalarının kendisinden daha yetenekli, daha aklı başında daha soğukkanlı olduklarını bildiği
halde, ne onları eleştirmeye çalışır, ne de bir aşağılık duygusuna
kapılır. Kendisinde olmayanı varmış gibi göstermek ya da kendinde olanı yokmuş gibi göstermek gereksinmesini duymaz. Kendi gereksinmelerini ve çabalarını, kendi olanak ve yetenekleri çerçevesinde kabullenir. Böyle bir kişi, kendi kişisel hayatının boyutları içinde rahat, işleri oluruna bırakan, kendini olduğu gibi görüp kabul edebilen ve başkalarını da doğru değerlendirebilen bir insan olabilir.[11]
Kendini kabulde önemli olan, kişinin hiç değişmemesi değildir.
Önemli olan, kendisinde olumlu bir takım değişiklikler yapabilmesi için varolan özelliklerini kabul etmesidir. Bunun için de güçlü ve olumlu özelliklerinin yanısıra, zayıf ve olumsuz özelliklerini de tanımalı ve bu özelliklerini geliştirme yoluna gitmelidir.
Coopersmith’e göre; kendini kabul kavramı,kendine saygı (self-esteem) ve kendine güven (self-confidance) gibi diğer iki kavramla bilikte, kişinin kendi benliğine karşı geliştirdiği, olumlu bir tutumu ifade etmektedir. Ama kendini kabul de diğer ikisine kıyasla daha kapsamlı, daha olgun ve hatta çok daha iddiasız bir benlik algısı söz konusudur. Çünkü kendine saygıda kişinin kendini beğenmesi ve önemsemesi, kendine güvende kişinin kendini güçlü ve yeterli bulması gibi olumlu ama tek yönlü tutumlar ön planda iken, kendini kabulde kişinin güçlü ve güçsüz yanlarını tanıması ve onların bir bileşimini yapması önemlidir. Bir başka deyişle kendini kabul ile kişinin kendi içindeki tutarsızlıklarını ve sınırlılıklarını gözden uzak tutmadan, güçlü ve değerli yönlerini keşfetmesi ve bunlarla çeşitli yaşam sorunlarını kendine özgü bir biçimde çözebilmeye yönelik olan daha gerçekçi bir öz saygı ve daha gerçekçi bir öz güven ile birlikte ifade edilmektedir. Böylece kendine saygı ile kendine güven, kendini kabulün çok önemli boyutları olmaktadır. Ama bunlar kendini kabul için gerekli fakat yeterli değildir.[12]
Kendini kabulle ilgili gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çeşitli kavramlar verilmiştir. Kendine saygı ya da benlik saygısı, kendine güven ve kendini gerçekleştirme bu kavramların başında gelmektedir. Fakat kendini gerçekleştirme diğerlerinden farklı olarak, kendini kabulün bir üst boyutu olarak görülmektedir.
Benlik, bireyin ne olduğu, ne olmak istediği ve çevresince nasıl tanındığı konusundaki bilinçliliğidir.[13] Kişiyi o kişi yapan, başkalarından ayıran duygu, tutum ve davranışların tümünün örgütlenmiş bütünlüğünü anlatır. Kişinin kendini nasıl görüp, nasıl
değer biçtiğini gösterir.[14]
Benlik, kişiye özgü ve orjinaldir. Benliğe ait her öğe olumlu ya da olumsuz bir değere sahiptir. Olumlu değer ifade eden bir benlik öğesi, geliştirici yaşantıya açık olumsuz değerli olanlar ise, eleştirici yaşantıya kapalıdır. Bunlardan birine önem verilirse, yetenekle ilgili başarı yükselirken; o yetenekle ilgili başarısızlık ise benlik saygısını düşürmektedir. Benlik kavramının ve benlik imgesinin beğenilip beğenilmemesi benlik saygısını oluşturur. Kişinin kendisini değerlendirmesi sonucu ulaştığı benlik, benlik kavramını onaylamasından doğan benlik saygısı, bireyin kendini kabullenmesi ve özüne güvenmesini sağlayan olumlu bir ruh halidir.[15]
Benlik saygısı, kendin olduğundan aşağı ya da olduğundan üstün görmeksizin kendinden memnun olma durumudur. Kendini değerli, olumlu beğenilmeye ve sevilmeye değer bulmaktır. Kendini olduğu gibi, gördüğü gibi kabullenmeyi, özüne güvenmeyi sağlayan olumlu bir ruh halidir.[16] Üst düzeyde koşulsuz olarak kendine saygı
gösteren kimseler, tüm davranışlarını ve tutumlarını takdir etmemekle beraber, kendisini takdir eder.[17]
Kendini gerçekleştirme, kendini kabule göre daha geniş ve daha kapsamlı bir kavramdır. Kendini gerçekleştirme kavramı ilk kez Maslow tarafından kullanılmıştır. Maslow, insanın değerli, kendine özgü ve iyiye yönelik bir “özben” e sahip olduğuna inanmaktadır. Maslow’a göre; fizyolojik, güvenlik, sevme-sevilme, bir gruba ait olma, statü kazanma gibi temel gereksinimleri karşılanan insan sonunda kendisi olabilecektir, yani kendini gerçekleştirebilecektir.[18]
Kendini gerçekleştirmekte olan birey daha yeterli bir kişiliğe sahiptir; daha verimlidir. Kim olduğunu gerçekçi bir gözle algıladığı gibi kim, olabileceği hakkında daha tutarlı bir görüşe sahiptir. Kendini gerçekleştirmekte olan birey, hem kendisi ve hem de başkaları hakkında iyi düşüncelere sahiptir; insan değerlerine saygı duyar; onları benimser ve geliştirir. Kendine saygı duyar ve kendini olduğu gibi kabul eder; duygularını açığa vurmaktan kaçınmaz. Kendini gerçekleştirmekte olan birey değişmeye ve yeni yaşantılara açıktır.[19]
Kendini gerçekleştirme ile kişiliğin bütünüyle gelişimi ve kişiliğin tüm yönlerinin uyum içerisinde olması vurgulanmaktadır.[20] Maslow kendini gerçekleştirmiş insanın bir takım özelliklere sahip olduğunu belirtmektedir. Bu özellikleri;
Gerçeği çok iyi algılama,
Kendini, başkalarını ve doğayı giderek daha çok kabullenme,
Spontanlık, yakınlık ve doğallıkta giderek artış,
Probleme odaklaşmakta artış,
Mahremiyet arzusunda ve uzaklaşma isteğinde artış,
Bağımsızlıkta artış ve kültürleşmeye karşı direnç,
Büyük ölçüde takdir etme,
İnsan cinsi ile özdeşleşmede artış,
Daha derin, daha belirgin kişilerarası ilişkiler,
Daha demokratik karakter yapısı,
Yaratıcılıkta önemli derecede artış,
Etik değerleri ayırtetmede üstün bir yetenek,
Daha sık doruk yaşantılar,[21] diye sınıflandırmıştır.
Problem
Bu araştırmada; Özel Yetenek Sınavı Sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı Sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin kendini kabul düzeyleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.
Alt Problemler
- Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi
kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin kendini kabul düzeyleri arasında anlamlı bir fark var mıdır ?
2- Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan kız ve erkek öğrencilerin, kendini kabul düzeyleri arasında anlamlı bir fark var mıdır ?
3- Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, annelerinin eğitim düzeyi bakımından, kendini kabulleri arasında anlamlı bir fark var mıdır ?
4- Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, babalarının eğitim düzeyi bakımından, kendini kabulleri arasında anlamlı bir fark var mıdır ?
5- Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, yaşamlarının büyük çoğunluğunun geçtiği yerleşim yeri bakımından, kendini kabul düzeyleri arasında anlamlı bir fark var mıdır ?
Denenceler
1-Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
2-a) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan kız öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan kız öğrencilerin kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
- b) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan erkek öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan erkek öğrencilerin kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
3- a) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri okur-yazar olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri okur-yazar olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
b)Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri ilkokul-ortaokul mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri ilkokul-ortaokul mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
c)Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri lise mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri lise mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
d)Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri üniversite mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri üniversite mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
4- a) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları okur-yazar olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları okur-yazar olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
- b) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları ilkokul-ortaokul mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları ilkokul-ortaokul mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
- c) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları lise mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları lise mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
- d) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları üniversite mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları üniversite mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
5- a) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu köy ve kasabada geçen öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu köy ve kasabada geçen öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
- b) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu ilçede geçen öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu ilçede geçen öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
- c) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu şehirde geçen öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu şehirde geçen öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
- d) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu büyük şehirde geçen öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu büyük şehirde geçen öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
Sayıltılar
1- Kendini Kabul Envanteri’nin öğrencilerin kendini kabul düzeyini ölçtüğü varsayılmaktadır.
2- Kendini Kabul Envanteri’ndeki soruları öğrenciler içtenlikle cevaplandırmışlardır.
Sınırlılıklar
1-Araştırma; Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören, Tarih Bölümü, Matematik Bölümü, İngilizce Bölümü, Rehberlik ve Psikolojik Danışma Bölümü, Güzel Sanatlar ve Resim Eğitimi Bölümü ile Beden Eğitimi ve Spor Bölümü öğrencileriyle sınırlıdır.
2- Kendini kabul düzeyi, Kendini Kabul Envanteri’ndeki maddeler ile sınırlıdır.
Araştırmanın Amacı ve Önemi
Kendini kabul ruh sağlığının önemli bir boyutu olarak kabul edilmektedir. Bireyin kişiliğinin oturmaya başladığı üniversite yıllarında kendini kabullenmesi, çevresini kabullenmesi ve çevresi tarafından da kabullenilmesi çok önemlidir. Çünkü yetişkinlik yıllarındaki ruh sağlığının ana hatları bu dönemde şekillenmektedir. Bundan yola çıkarak, üniversitenin farklı bölümlerde eğitim gören öğrencilerin, kendini kabul düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırmada, üniversiteye Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre giren öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre giren öğrencilerin, çeşitli değişkenler açısından, kendini kabul düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Tanımlar
Kendini Kabul: Kişinin suçluluk, yetersizlik, beğenme ya da övünme duygularına kapılmadan kendini bütün olumlu ve olumsuz yönleriyle kabul etmesidir.[22]
Ruh Sağlığı: Kişinin kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde olmasıdır.[23]
Benlik Saygısı: Bir insanın kendi benlik kavramını, benlik imgelerini beğenmesi, benimsemesi, onaylaması; insanların kendisinden hoşnut olması, kendini olumlu, değerli ve sevilmeye değer bulması.[24]
Benlik İmajı: Kişinin dış görünüş, karakter ve kişilik gibi bütün yönleri üzerine edindiği ve gerçeğe uygun olması gerekmeyen karmaşık benlik inancıdır.[25]
Kendini Kontrol: Daha önemli bir ereğe ulaşabilmek için kişinin tepisel davranışlarını ya da başka amaçlara yönelme eğilimini denetleyip kısıtlamasıdır.[26]
Kendini Gerçekleştirme: Organizmanın kendi kapasitesi yönünde gelişmesi, devam etmesi, zenginleşmesi ve üretmesi için doğuştan gelen aktif sürece verilen addır.[27]
BÖLÜM 2
İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR
Bu bölümde, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında, kendini kabul ve kendini kabul konusuyla yakından ilişkili olarak yapılan araştırmalara yer verilmiştir.
Kendini Kabulle İlgili Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar
Tulu (1987), araştırmasında üniversite gençleri için geliştirilen “Kendini Kabul Envanteri” nin, lise öğrencileri için uyarlanması çalışmasını yapmıştır. Araştırma Ankara Çankaya Lisesi’nde, Lise 1, 2 ve 3. sınıflardan rastgele seçilen 448 öğrenci ile yürütülmüştür. İlk olarak envanterin orijinal formu alınarak uzman kanısına başvurulmuş ve uzman kanısının sonuçlarına göre envanterin (L) formunun son şekli oluşturulmuştur. Daha sonra envanter Çankaya Lisesi’nden bir grup öğrenciye testin tekrarı yöntemiyle uygulanmış, güvenilirlik katsayıları toplam ve her sınıf düzeyi için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, envanterin lise düzeyinde kendini kabulü ölçmede güvenilir olduğu görülmüştür.[28]
İslam (1987), Huzurevinde yaşayan 36 yaşlı üzerinde yaptığı deneysel çalışmasında, bireysel psikolojik danışmanın yaşlılarda kendini kabulü ne ölçüde etkilediğini araştırmıştır. Araştırma sonucuna göre, bireysel psikolojik danışma yardımı alan yaşlıların kendini kabul düzeylerinin yükseldiği görülmüştür.[29]
Güneysu ve Bilir (1988), Kılıçcı’nın 1981’de geliştirdiği Kendini Kabul Envanteri ve Kuzgun’un 1972’de geliştirdiği “Anne-Baba Tutum Envanteri” ni kullanarak yaptıkları araştırmalarında; üniversite öğrencilerinin kendini kabul düzeyini, algılanan ana-baba tutumlarının cinsiyet, kardeş sayısı, aile yapısı, anne ve babanın öğrenim düzeyi ve gençlerin büyüdüğü çevredeki farklılıklar gibi değişkenlerin etkilediği ortaya çıkmıştır.[30]
Önen (1989), 40 kız, 21 erkek olmak üzere toplam 61, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bölümü öğrencisi üzerinde yaptığı araştırmada, bireyin kendini kabulü ile başkalarını kabulü arasındaki ilişki ve bu ilişkide başkaları tarafından uyumlu ve popüler olma ile kendini kabul derecesi incelenmiştir. Araştırma sonucunda, kendini kabul ile uyum ve popülerlik anlamlı çıkmıştır. Kızların kendini kabul düzeyi erkeklere göre daha yüksek çıkmıştır.[31]
Erkan (1990), Ankara’da farklı okullardan 301 ortopedik özürlü çocuk üzerinde yaptığı araştırmasında, bu çocukların kendini kabul düzeylerini incelemiştir. Araştırmada, ortopedik özürlü çocuklarla, özürlü olmayan çocuklar, cinsiyet yönünden, özür durumu yönünden, bireysel nitelikleri yönünden, anne-baba davranışları yönünden incelenmiştir. Kendini kabul düzeyini ölçmek için “Kendini Kabul Envanteri Lise Formu” ve bağımsız değişkeni ölçmek için “Kişisel Bilgi Anketi” uygulanmıştır. Araştırma sonucuna göre; ortopedik özürlüler ile kontrol grubundaki çocukların kendini kabul düzeyleri arasında bir fark olmadığı ortaya çıkmıştır.[32]
Kandemir (1991), araştırmasında gençlerin kendini kabul düzeyi ve bu düzeyin, sosyo-ekonomik durum, cinsiyet, kardeş sayısı, doğum sırası, aile yapısı, anne ve babanın öğrenim düzeyi gibi etkenlerden etkilenip etkilenmediğini incelemiştir. Araştırmaya 60 kız, 60 erkek olmak üzere toplam 120 genç katılmıştır. Araştırmaya katılanlar, Ankara’nın alt, orta ve üst sosyo-ekonomik semtlerindeki liselerde öğrenim gören gençlerden oluşmaktadır. Araştırma sonucuna göre, sosyo-ekonomik düzey ile gencin kendini kabul düzeyi arasındaki fark anlamlı çıkmıştır. Sosyo-ekonomik düzey yüksel-dikçe kendini kabul düzeyi de artmaktadır. Kendini kabul ile cinsiyet arasında fark görülmezken, kardeş sayısı, doğum sırası, aile yapısı ile anne-babanın öğrenim düzeyinin gencin kendini kabulü üzerinde önemli olmadığı ortaya çıkmıştır.[33]
Gökçekan (1992), araştırmasında Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören öğrencilerin kendini kabul düzeylerini; cinsiyet, başarı düzeyi, okunulan bölüm ve anabilim dalı gibi değişkenler açısından incelemiştir. Araştırma 250 öğrenci ile yürütülmüştür ve araştırma sonucuna göre; kız öğrencilerin %73.29’ unun, erkek öğrencilerin %65.25’ inin, toplam 250 öğrenciden %66’ sının kendini kabul düzeyleri yüksek çıkmıştır. Araştırmaya göre kız öğrencilerin kendini kabul düzeyi, erkek öğrencilere göre daha yüksek çıkmıştır. Çok başarılı olan öğrencilerin başarılı ve başarısız olan öğrencilere göre kendini kabul düzeyleri daha yüksek çıkmıştır. Okunulan bölüm ve anabilim dallarına göre, Eğitim Bilimleri Eğitimi öğrencilerinin kendini kabul düzeyleri, diğer bölümlerde okuyan öğrencilere göre daha yüksek çıkmıştır. Okunulan sınıf düzeyinin ise kendini kabul üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı görülmüştür.[34]
Ergin (1993), araştırmasında intihar girişimi olan ergenlik dönemi gençlerinin kendini kabul ve depresyon düzeylerini belirlemek ve intihar girişimi olan gençlerle karşılaştırarak, aralarındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Araştırmaya Ankara Üniversitesi Psikiyatrik Kriz Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde tedavi almakta olan 50 kişi ve intihar girişimi olanların demografik özelliklerini karşılayan 50 kişi olmak üzere toplam 100 kişi katılmıştır. Araştırma sonucuna göre, intihar girişimi olan gençlerin, intihar girişimi olmayanlara oranla,kendini kabullerinin düşük, depresyon düzeylerinin ise yüksek olduğu bulunmuştur. Kızların erkeklere göre daha fazla intihar girişiminde bulunduğu ortaya çıkmıştır.[35]
İşmen (1993), bu araştırma ile duygusal istismara uğrayan liseli gençlerin kendini kabul düzeyleri incelenmiştir. Araştırma İstanbul’da çeşitli liselerde öğrenim gören Lise 1, 2 ve 3. sınıflarda öğrenim gören 210 kız, 181 erkek olmak üzere toplam 392 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırmada ergenlerde algılanan duygusal istismar ile ergenlerin kendini kabul seviyesi arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma sonucunda ergenlerin algıladıkları duygusal istismar seviyesinin azalmasıyla, kendini kabul seviyelerinde anlamlı bir artış görülmüştür. Algılanan duygusal istismar ve sağlıklı toplam kendini kabul yönünden kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür. Algılanan duygusal istismarın yaşa bağlı olarak değişmediği tespit edilmiştir. Tek çocukların algıladıkları duygusal istismar, 2,3,4 ve daha fazla kardeşe sahip çocuklardan daha yüksek
düzeyde olduğu bulunmuştur. Annesi çalışmayıp, iş aramayan ergenlerin algıladıkları duygusal istismarın, annesi çalışan ergenlerin algıladıkları duygusal istismardan daha yüksek düzeyde olduğu saptanmıştır. Gelir düzeyi düşük ergenlerin kendini kabul seviyeleri gelir düzeyi yüksek olan ergenlere göre daha düşük çıkmıştır.[36]
Güripek (1993), araştırmada 17 yaş grubu gençlerin kendini kabul düzeyleri çeşitli değişkenler açısından incelenmiştir. Kendini kabul düzeyi; Sosyo-ekonomik düzeyi düşük aile yanında kalanların, kardeş sayısı, doğum sırası, aile yapısı, kurum bakımında olanların ise, kurumda kalış süresi, kuruma alınış nedeni, kardeş durumları, anne-baba durumları ve ziyaretçisinin olup-olmadığından ne derece etkilendiği bakımlarından incelenmiştir. Araştırmaya Ankara’daki yetiştirme yurtlarında ve düşük sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin yanında kalan 17 yaş grubu gençlerinden toplam 150 genç katılmıştır. Yapılan analiz sonucunda, yetiştirme yurdunda kalan gençler ile sosyo-ekonomik düzeyi düşük aile yanında kalan gençlerin kendini kabul düzeyi arasındaki fark önemli çıkmıştır. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük de olsa gençlerin ailesinin yanında kalması, kendini kabul düzeyini yükseltmektedir. Kurumda kalış süresi, kuruma alınış nedeni, kardeş durumu, anne-baba durumu, ziyaretçi durumu, kardeş sırası ve aile yapısının gencin kendini kabulü üzerinde önemli bir etki yaratmadığı saptanmıştır. Ancak kendini kabul düzeyine kardeş sayısının önemli etkide bulunduğu ortaya çıkmıştır.[37]
Süleymanoğlu (1994), 238 kız,173 erkek olmak üzere toplam 411 üniversite öğrencisinin katıldığı bu araştırma ile Psikolojik Danışma ve Rehberlik Eğitimi’nin öğrencilerin kendini kabul düzeyine olan etkisi incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; Psikolojik Danışma ve Rehberlik eğitimi alan ve almayan öğrencilerin kendini kabul düzeyleri arasında bir fark bulunamamıştır. Psikolojik Danışma ve Rehberlik bilim dallarında öğrenim gören farklı cinsiyetlerdeki öğrencilerin, 1. Sınıfta kendini kabul düzeyi arasındaki fark 4. Sınıfta anlamlı bulunamamıştır.[38]
Gençdoğan (1994), Depresyon ile kendini kabul arasındaki ilişkiyi araştırdığı araştırmasında, Atatürk Üniversitesi’nin değişik bölümlerinde öğrenim gören 191 kız, 324 erkek toplam 515 üniversite 2. Sınıf öğrencisi denek olarak alınmıştır. Araştırma sonucuna göre, depresyon düzeyi ile kendini kabul düzeyleri arasında olumsuz yönde anlamlı bir ilişkinin olduğu ortaya çıkmıştır. Cinsiyet ile depresyon arasındaki ilişkide ise kızların erkeklere göre daha fazla depressif özellikler taşıdıkları görülmüştür. Cinsiyet ile kendini kabul arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür.[39]
Özkan (1994), yapmış olduğu doktora çalışmasında, güdümlü ve güdümsüz grupla psikolojik danışmanın, öz saygı ve kendini kabul değerleri üzerindeki etkisini incelemiştir. Araştırma 18-25 yaşları arasında 10’ar kişilik iki grup halinde toplam 20 denekten oluşmuştur. 10 oturumdan oluşan bu araştırma ile grupla psikolojik danışmanın öz saygı ve kendini kabul düzeylerini etkileyip-etkilemediği ayrıca cinsiyet ve sosyo-ekonomik durumun kendini kabul ile öz saygı düzeyleri üzerinde rolünün bulunup bulunmadığını incelemiştir. Araştırma sonuçları aşağıdaki gibi çıkmıştır;
1- Güdümlü ve güdümsüz grupla psikolojik danışma oturumlarına katılan deneklerin öz-saygı ve kendini kabul değerleri olumlu yönde artış göstermiştir.
2- Güdümsüz grupla psikolojik oturumlarına katılan deneklerin öz-saygı ve kendini kabul değerleri, güdümlü grupla psikolojik danışma oturumlarına katılan deneklere göre daha etkili olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.
3- Cinsiyete göre kız ve erkekler arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır.[40]
Güllü (1995), Ankara İskilip Lisesi’nden gönüllü olarak seçilen öğrencilerle yapılan araştırmada, Grupla Psikolojik Danışma’nın öğrencilerin kendini kabullerini artırıp artırmadığı incelenmiştir. Bu araştırma ile, Grupla Psikolojik Danışma’nın okullardaki gerekliliği vurgulanmak istenmiştir. 15 oturum süren Grupla Psikolojik Danışma sonunda öğrenci ve bireylerin kendilerini tanımalarında, kendilerini kabul etmelerinde ve bu değişkenlere bağlı davranışlarında olumlu gelişmeler, sosyal ilişkilerinde ve okul başarılarında anlamlı artışlar olduğu görülmüştür.[41]
Yazar (1996), 273 erkek, 289 kız olmak üzere toplam 562 üniversite öğrencisi üzerinde yapmış olduğu araştırmasında, kendini kabul düzeyi yüksek ve düşük olan üniversite öğrencilerinin, içten ve dıştan denetimli olmaları ile kendini ayarlama becerilerini karşılıklı olarak incelemiştir. Öğrencilerin kendini kabul düzeyini belirlemede Kılıçcı (1985) tarafından geliştirilen “Kendini Kabul Envanteri”, denetim odağı algılamalarını belirlemede,Rotter tarafından geliştirilen ve Aşkın (1981) tarafından Türkiye’ye uyarlanan “Denetim Odağı Ölçeği” ile, kendini ayarlama becerisini ölçmede, Snyder tarafından geliştirilen ve Bacanlı (1990), tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Kendini Ayarlama Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; kendini kabul ile cinsiyet arasındaki ilişki anlamlı olup, sınıf düzeyi, öğretim türü ve bölümler arasında ise anlamlı bir ilişki çıkmamıştır. Denetim odağı algılaması ile cinsiyet arasında erkekler lehine anlamlı, öğretim türü ile arasında 1.Öğretim öğrencileri lehine anlamlı, bölüm türü ile arasında yetenek alanı öğrencileri lehine anlamlı ve sınıf düzeyi ile arasında anlamsız bir ilişki vardır. Kendini ayarlama becerisi ile cinsiyet arasında erkeklerin lehine, bölümler arasında yetenek alanı öğrencilerinin lehine anlamlı bir ilişki vardır. Kendini ayarlama becerisi ile sınıf düzeyi ve öğretim türü arasındaki ilişki ise anlamsızdır.[42]
Karahan (1996), araştırmasında devlet liseleri ve dengi okullarına devam eden öğrencilerin, kendini kabul düzeylerini çeşitli değişkenler açısından incelemiştir. Araştırma, Samsun’’un merkez liselerinde öğrenim gören Lise 1, Lise 2 ve Lise 3 sınıflarından 386 erkek, 397 kız olmak üzere toplam 783 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırma sonucuna göre, cinsiyet,sınıf düzeyi ve anne-babanın hayatta oluşu ya da olmayışı bakımından kendini kabul düzeyleri arasında önemli bir fark bulunmamıştır. Okul türü, anne tutumu, baba tutumu, ailenin aylık geliri, ailedeki çocuk sayısı, annenin öğrenim düzeyi, babanın öğrenim düzeyi, anne mesleği, baba mesleği, sosyo-kültürel faaliyetlere katılma-katılmama ve okul hayatı boyunca derslerde gösterdiği genel başarı düzeyini algılama biçimleri bakımından ise kendini kabul düzeyleri arasında önemli farklılıklar bulunmuştur.[43]
Karaduman (1997), Ankara Fen Lisesi öğrencilerinin kendini kabul düzeylerini incelediği araştırmasında, cinsiyet, sınıf düzeyi, sosyo-ekonomik düzey, anne ve babanın eğitim düzeyi değişkenlerini öğrencilerin kendini kabullerinde kullanmıştır. Araştırma grubu 43 kız, 169 erkek olmak üzere toplam 212 kişiden oluşmuştur. Araştırma bulgularına göre; Ankara Fen Lisesi öğrencilerinin büyük çoğunluğunun kendini kabul düzeylerinin ortanın üstü ve yüksek düzeyde olduğu görülmüştür. Öğrencilerin kendini kabul düzeylerinde cinsiyet, sınıf düzeyi, sosyo-ekonomik düzey ve anne-babanın eğitim düzeyi değişkenlerinin anlamlı bir farklılık oluşturmadığı ortaya çıkmıştır. Ancak öğrencilerin sınıf düzeyi ile cinsiyetlerinin kendini kabul düzeyleri üzerinde etkisi anlamlı bulunmuştur.[44]
Yurt içinde yapılan araştırmaların incelenmesi sonucunda, kendini kabul konusunda farklı gruplar üzerinde, farklı değişkenler ele alınarak çeşitli araştırmalar yapıldığı görülmüştür
Kendini Kabulle İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar
Ford (1985), zenci öğrenciler üzerine yaptığı araştırmasında, benlik kavramı ile okul ortamının algılanması arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmayı ortaokula devam eden 53 erkek, 45 kız toplam 98 öğrenci ile yapmıştır. Ayrıca araştırmasında, benlik kavramının kendini kabul, kendine saygı gibi farklı boyutlarında, cinsiyete göre farklılık olup olmadığını da araştırmıştır. Araştırmanın sonucuna göre, benlik kavramının diğer boyutlarında, kız ve erkek öğrenciler arasındaki fark anlamlı bulunmamıştır. Erkekler, kendini kabul, kendine güven ve kendini savunma bakımından yüksek puan alırken, kızların sosyal güven puanının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca kendini kabul düzeyi yüksek deneklerin, okula karşı daha olumlu duygular besledikleri görülmüştür.[45]
Morgan ve Kafer (1985), bu araştırmada Avusturalyalı çocuklarda, kendini kabulle arkadaşlık beklentisi arasındaki ilişki incelenmiştir. 8-13 yaş arası, 116 erkek ve 92 kız çocuğundan oluşan örnekleme, “Pierre-Harris Çocuklar İçin Benlik Kavramı Ölçeği” ve “Resim Sırası Testi” uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, çocuğun kendini kabul etmesi ile arkadaşlarını anlama ve kabul etmenin gelişmesi arasındaki ilişki anlamlı çıkmıştır.[46]
- Sherrill, B. Gench ve arkadaşları (1990), araştırmalarını, 26
erkek, 27 kız görme özürlü atlet üzerinde yapmışlardır. Erkekler 17-38
yaş arası, kızlar ise 17-29 yaş arası ve hepsi de uluslar arası yarışmalara katılmışlardır. Araştırmanın amacı, seçkin kör atletlerin kendini gerçekleştirme düzeyini ortaya koymaktır. Araştırma sırasında kör atletlerin gören atletlerle de karşılaştırılması yapılmış ve kör nüfusun psiko-sosyal işlevselliği hakkındaki sınırlı bilgilerinde artırılması amaçlanmıştır. Araştırma sonucunda, kör atletlerin kendini gerçekleştirme düzeyleri, kör olmayan atletlerle aynı çıkmıştır. Her iki sporcu grubu da, çeşitli alanlarda test normlarının altında puanlar almışlardır. Ancak kendini gerçekleştirme ve kendini kabul düzeyleri de ortalamanın üstünde puanlar almıştır.[47]
Long (1986), 19 ile 65 yaş arası, 89’u çalışan, 52’si danışan, 57’si aile içi şiddete maruz kalan kadın ve 83’ü kollej öğrencisi olmak üzere, toplam 281 kadın arasında yaptığı araştırmasında, erkeklik ile benlik saygısı ve kendini kabul arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmaya katılanlara kişisel bilgi formları ile birlikte, “Kendini Ayarlama Envanteri”, Bem’in “Cinsiyet Rolü Envanteri” ve “Rotter İçsel-Dışsal Denetim Odağı Envanteri” skalası verildi. Değişkenler, erkeklik, kadınlık, eğitim, mevki ve denetim odağının, benlik saygısı ve kendini kabul ile arasındaki ilişki ve farklılıkları ortaya çıkarmak için kullanıldı. Erkeklik, çalışanlar haricinde, tüm gruplarda
kendini kabulün en iyi belirleyicisi olarak bulunmuştur. Ayrıca erkekliğin yine tüm gruplarda, benlik saygısının da en iyi belirleyicisi olduğu görülmüştür. Kadınlık ise, genel olarak tüm gruplarda, ilişkinin anlamsız olduğunu göstermiştir.[48]
Omizo ve Omizo (1987), 5 ile 9 yaş arası, 34 kız ve 26 erkek çocuk üzerinde yaptıkları araştırmasında, boşanmış anne babaların, ilkokul çağındaki çocukların benlik kavramını, kendini kabulünü ve grupla psikolojik danışmanın, ailelerin çocuklarına karşı tutumlarına etkisini ölçmüşlerdir. Deney grubundaki aileler, yüksek bir güven ve kendini kabul başarısı göstermiş ve bunların çocukları da, kontrol grubundaki ailelerin çocuklarından daha çok kendini kabul etme başarısı göstermiştir. Deney grubundaki ailelerin, çocukları ile olan etkileşimleri artmış ve bu ailelerin çocuklarına karşı olan tutumu değişmiştir.[49]
Johnson ve Johnson (1991), araştırmasını 12-18 yaş arasında 10 erkek, 4 kadın üzerinde yapmıştır. Araştırmaya katılan 14 kişinin, dört tanesi zenci ve 10 tanesi beyazdır ve lQ seviyeleri 89-139 arasındadır.
Araştırma, doğuştan kör olan adölesan dönemi gençlerin kendini kabul düzeylerini yükseltmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre, kendini algılama, kendine güvenme, aile ilişkileri ve bağımsız yaşayabilme konularında yapılan grupla psikolojik danışma ile, grup üyelerinin kendini kabullerinde, içsellik ve körlüğe karşı tutumlarında kayda değer bir iyileşme olduğu görülmüştür.[50]
Altmaier, Leary ve arkadaşlarının (1979), 40 erkek, 72 kız, toplam 112 psikoloji bölümü hazırlık öğrencisi üzerinde yaptıkları araştırmalarında, kendi kendini suçlama zayıflığının azalmasından sonra, yüklülük terapisi uygulaması aracılığıyla ortaya çıkan olumsuz olaylar incelenmiştir. Gözlemden, sert kişisel eleştiriler aldıktan sonra katılımcılara, bu olumsuz olayların dış faktörlerden meydana geldiğini anlatan bilgiler verildi. Araştırmanın sonuçlarına göre, yüklülük terapisinin etkililiği, müdahalenin yapıldığı zamana ve katılımcının kendini kontrol etmesine bağlıdır. Yüklülük terapisinde, bilgilendirmenin birey için çok önemli bir hale geldiği zamanlarda, terapinin etkisi daha fazla olmaktadır. İçsel ölçümler, müdahalenin olumsuz değerlendirmeden önce yapılması durumunda, kendini kabullenmenin yükseldiğini gösterir. Dışsal ölçümlerle ilgili kendini kabul değerleri etkilenmemiştir.[51]
Kaminsky ve Chrisler (1988), şimdiye kadar intihar girişiminde en az bir defa bulunmuş 19 kişi, ciddi bir şekilde intihar etmeyi düşünen 45 ve intihar etmeyi kesinlikle düşünmeyen 50 kişi olmak üzere toplam 114 kişi üzerinde yaptığı araştırmasında, intihar girişiminde bulunan ve intihar etmeyi şimdiye kadar hiç düşünmemiş
kişilerin arasındaki farklılıkları ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Araştırmanın sonucuna göre, en az bir kere intihar girişiminde bulunan bireylerin kendini kabul düzeylerinin, öteki gruptaki bireylerden düşük olduğu saptandı. İntihar etmeyi ciddi biçimde düşünen bireylerin kendini kabul düzeylerinin ise intihar etmeyi kesinlikle düşünmeyen bireylerden düşük olduğu görüldü.[52]
Long (1993), 19-65 yaş arası toplam 317 erkek üzerinde yaptığı, “Erkeklik, Kadınlık, Benlik Saygısı, Kendini Kabul ve Kadın Bilim Adamları” isimli araştırmasında, benlik saygısı, kendini kabul, erkeklik ve kadınlık farkını incelemiştir. Araştırmaya, gönüllü olarak katılan 74 bilim adamı, 73 kollej öğrencisi, 55 akıl hastası 19 aile içinde şiddet yapan kişi ve 96 meslek uzmanı katılmıştır. Araştırmaya katılanlara kişisel bilgi formuna ek olarak, “Kendini Ayarlama Envanteri”, “Rotter İçsel-Dışsal Denetim Odağı Ölçeği” ve “Bem Cinsiyet Rolü Envanteri” uygulanmıştır. Araştırmada, kadınlık ve denetim odağının benlik saygısı ve kendini kabulle olan
ilişkisi için korelasyon, bilim adamları ve diğer meslek grupları arasındaki farkların incelenmesinde ise varyans analizi uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, benlik saygısıyla erkeklik arasındaki ilişki anlamlı bulunmuştur. İçten denetimle benlik saygısı arasında ve
kendini kabul ile erkeklik arasındaki ilişki, öğrenciler arasında
anlamlı bulunmuştur. Bilim adamları ile diğer gruplar arasındaki karşılaştırmada, benlik saygısı ile denetim odağı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Bilim adamlarının kendini kabul düzeyi diğer gruplardan daha düşük çıkmıştır.[53]
Resnik ve Lammers (1985), 19 kız, 30 erkek toplam 49 Ticaret Lisesi öğrencisi üzerinde yaptığı araştırmasında, dada önceden düşük ve yüksek benlik saygısına göre sınıflandırılan öğrencileri, gerek insan gibi, gerek nötr, gerekse makine gibi geri dönüt veren bir bilgisayarla karşılaştırdılar. Araştırma sonucuna göre, zorlama ve kendini geliştirme sırasındaki birey, bilgisayardan insani geri dönütler aldığı zaman daha az hata yapmaktadır ve yüksek benlik saygısı içinde genel olarak daha fazla olumsuz bilişsel tepkiler verir. Genel manada her şeye rağmen, düşük benlik saygısı olan kişiler, yüksek benlik saygısı olan kişilere göre daha zayıf hareketler gösteriyorlar.[54]
Medinnus (1965), 18 yaş grubundan, 26 kız 18 erkek toplam 44 kişi üzerinde yaptığı araştırmasında, ebeveyn çocuk ilişkisini ölçen bir anketin, 10 alt kümesi ile kendini kabul, uyum, algılanan ebeveyn kabulü ve onları algılayış düzeyleri incelenmiştir. Yüksek özgüven ve uyuma sahip ergenler ebeveynlerini; sevgili,ihmalkar olmayan, kendini kabullenen kişiler olarak algılar. Kendini kabul düzeyleri, babanın çocuk yetiştirme tutumundan ziyade, annenin çocuk yetiştirme
tutumuyla ilgili olmuştur. Kendini kabul ölçüleri ile ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişki erkekler için, kızlara göre daha yüksek çıkmıştır.[55]
Leavy ve Adams (1986) araştırmasında, lezbiyen ilişkiye girme yaşı ile lezbiyen ilişkiye girme eğilimleri bulunan kadınların, kendini kabul, özsaygı ve sosyal destek ilişkilerini incelemiştir. Araştırmaya 129 kadın katılmıştır. Araştırma sonucuna göre, kendini kabul, özsaygı ve sosyal destek ile lezbiyen ilişkiye girme eğilimleri arasındaki ilişkinin anlamlı olduğu görülmüştür. Kendini kabul ve özsaygı düzeyi düştükçe, lezbiyen ilişkiye girme riskinin yükseldiğini belirtmişlerdir.[56]
Hurley (1996), 258 lisans öğrencisinin birbirlerini kabullenme, kendini kabullenme ve başkalarını kabullenme yönünden değerlendirilmesi incelediği bu araştırmasında, 32 küçük kişilerarası öğrenim grubuna katılıp, birbirlerini ve kendini ifade edebilme, hislerini dışarı vurma, üstünlük, aktiflik gibi ölçütlere göre gruplandırma yapmıştır. Öğrencilerin öğrenme grubuna katıldıktan sonra, aynı gruptaki diğer üyelere göre, kendini ve başkalarını kabul ölçülerinde tarafsız olmalarının, iki kat daha fazla olduğu görülmüştür. Kendini kabulle sonuçlanan tüm verileri bir araya getirirken, ortaya çıkan en belirgin faktör, aktife karşı pasif verisi ve
ikinci faktör olarak da başkalarını kabul etmeye karşın, başkalarını reddetme verisidir. Bu ölçekler sağlam iç bir yapının olduğunu ve kişisel davranışların iki önemli boyutunun olduğunu gösteriyor.[57]
Legg (1981), araştırmasını ilk ve ortaokuldan seçtiği 134 öğrenci üzerinde yapmıştır. Çalışmasının amacı, çocuk ve ergenlerin kendini kabul, benlik kavramı ve denetim odağı değişkenleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Araştırma sonunda, Kendini kabul ve iç denetim odağı sonuçları arasında, benlik kavramı ve iç denetim odağı sonuçları arasında ve iç denetim odağı ile sınıf düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Sınıf düzeyleri ile kendini kabul ve benlik kavramı arasında bir ilişki bulunmamıştır.[58]
Verna ve Runion (1985) araştırmasında, farklı okul ortamındaki,düşük ve yüksek sosyo-ekonomik altyapıya sahip deneklerin benlik kavramını incelemiştir. Araştırmaya katılanlar 7. ve 8. sınıflarda okuyan, siyah ve beyaz 315 kız öğrenci arasından seçilmiştir. Bu gruptaki 54 öğrenci taşımalı olarak kendilerinin azınlıkta olduğu bir okula götürülmüştür. Geri kalan denekler ise gruplarının çoğunlukta olduğu bir okula devam ettiler. Araştırma sonucunda, düşük sosyo-ekonomik grup için, uygun olmayan ortam -azınlıkta kaldıkları- teorisini desteklerken, yüksek sosyo-ekonomik şartlara sahip grupta desteklememiştir. Uygun ortam ile uygun
olmayan ortam, erkekler ile kızlar ve kış ve yaz dönemleri karşılaştırmalarının sonucunda, bu uygulamaya katılan deneklerden ilk gruptan, taşımalı eğitim gören deneklerin diğerlerine göre kendilerine daha fazla olumsuz özellikler atfettikleri gözlemlenmiştir. Fakat bu fark sadece kış döneminde yapılan testlerde göze batacak şekilde ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda deneklerin benlik kavramındaki farklılıkların, testlerin yapıldığı döneme, cinsiyete ve taşımalı eğitim yapılıp yapılmadığına bağlandığı gözlenmiştir.[59]
Cowen (1954) , üniversite öğrencilerinden oluşan, biri 58 diğeri 81 kişi olan, iki örneklem grubu üzerinde yaptığı çalışmasında, araştırmaya katılanlara Kendini Değerlendirme Envanteri ile diğer bazı kişilik ve Sosyo-psikolojik ölçekler uygulamıştır. Araştırmada, olumsuz benlik kavramında yüksek ve düşük değer bakımından en uç noktalardaki gruplar seçildi ve bu grupların bağımlı ölçeklere verdikleri tepkiler karşılaştırıldı. Davranış beklentisi durumunda gösterilen, tavrı kavrama kapasitesi ya da problem çözme gücü gibi iki önemli görev açısından her iki grupta hiçbir fark olmadığı görüldü. Diğer tüm ölçümlerde, yüksek olumsuz benlik kavramına sahip gruplar, düşük olumsuz benlik kavramına sahip diğer grup üyelerine göre iyi bir uyum göstermede daha başarılı olmuşlardır.[60]
Kendini kabul konusunda, yurt dışında çok sayıda araştırma yapılmıştır. Türkiye’de de kendini kabul konusundaki araştırmaların sayısının çoğaldığı görülmektedir.
BÖLÜM lll
YÖNTEM
Bu bölümde, araştırmanın modeli, araştırmanın yapıldığı evren ve örneklem, veri toplama aracı, envanterin geçerliliği, güvenilirliği, cevaplanması, puanlaması ve yorumlanması ile araştırmada kullanılan veri çözümleme teknikleri bilgilerine yer verilecektir.
Araştırmanın Modeli
Araştırma; Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, çeşitli değişkenler açısından, kendini kabul düzeylerini karşılaştırmayı amaçlayan betimsel bir araştırmadır.
Evren ve Örneklem
Bu araştırmanın evrenini, 1998-1999 Eğitim-Öğretim yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, İngilizce Öğretmenliği, Tarih Öğretmenliği, Matematik Öğretmenliği, Psikolojik Danışma ve Rehberlik, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği ve Resim İş Öğretmenliği Bölümlerinden, şans (random) yoluyla seçilen, 191 erkek ve 163 kız olmak üzere toplam 354 öğrenci oluşturmaktadır.
Veri Toplama Aracı
Kişisel Bilgi Formu
Öğrenciler ile ilgili bilgilere ulaşabilmek amacıyla uygulanan, Kişisel Bilgi Envanteri ile öğrencilerin, bölümü, cinsiyeti, annelerinin eğitim düzeyi, babalarının eğitim düzeyi ve yaşamlarının büyük bölümünün geçtiği yerleşim yeri belirlenmiştir.
Kendini Kabul Envanteri:
Kendini Kabul Envanteri 1980 yılında Kılıççı tarafından geliştirilmiştir. Envanterde; uygulayıcının çeşitli özelliklerini kabullenip, kabullenmediğini “Evet” ve ya “Hayır “diye belirledikten sonra, kişiden o niteliklere sahip oluşu ya da olmayışı konusundaki duygularını “memnunum”, “şikayetçi değilim”, “şikayetçiyim”, “mutsuzum” şeklinde dile getirmesi istenmektedir. Eğer uygulayıcı duygularından emin değilse, özellikleri hakkında kararsızsa, “kendimi tanımıyorum” şeklinde cevap verebilecektir.
Kendini Kabul Envanteri’nin, “memnunum” ve “şikayetçi değilim”cevapları salt kendini kabul olarak ele alınırken, bunun “sağlıklı kabul” ya da “çarpık kendini kabul” olması mümkündür.[61]
Kendini Kabul Envanteri’nin “mutsuzum” ve “şikayetçiyim” biçimindeki cevapları kendini kabullenmeme ya da kendinden
hoşnutsuzluğun bir ifadesi olarak “çarpık kendini kabuldür.” Bu tür kendini kabul kişinin kendi davranışlarını denetleme gereğini ortadan kaldırdığı gibi onun başkaları tarafından kabul edilmesini de güçleştirmektedir.[62]
Kendini Kabul Envanterinin Ölçütleri
Kendini Kabul Envanteri,10 ölçütün oluşturduğu 126 kritik davranıştan oluşmuştur. Bu ölçütler ve ölçütleri oluşturan envanter maddeleri aşağıdadır. Madde No
ÖLÇÜT 1 Kendini bazı konularda yeterli sayma ve bazı
yaşam sorunlarını kendine göre çözmede 1-12 başarılı olacağına inanma.
ÖLÇÜT 2 Kendi davranışlarının sorumluluğunu kabullenme. 13-25 ÖLÇÜT 3 Kolaylıkla suçluluk ve pişmanlık duygularına 26-36
kapılma.
ÖLÇÜT 4 Aşırı derecede mahçupluk ve utangaçlık 37-51
göstermeme.
ÖLÇÜT 5 Kendi değer ve inançlarına uygun yaşama. 52-63 ÖLÇÜT 6 Kendi beden ve fizik yapısını kabullenme 64-76
ÖLÇÜT 7 Kendi cinsiyetini kabullenme. 77-85
ÖLÇÜT 8 Kendini başkalarının kabul ettiğine inanma. 86-100
ÖLÇÜT 9 Kişiliğinde bazı olumlu ve değerli yanların 101-117 bulunduğuna inanma.
ÖLÇÜT 10 Olumlu yönleri kadar olumsuz yönlerini de 118-126 kişiliğinin bir parçası sayma.[63]
Kendini Kabul Envanterinin Geçerliği
Bu envanter geliştirilirken, yapı geçerliliği esas alınmıştır. Kendini Kabul yapısının ölçütleri 17 kişilik uzmanlar grubunun kanılarına göre geçerlenmiştir. Kendini Kabul Envanteri’nin ön deneme formu 1979-1980 Bahar Dönemi’nde “Ruh Sağlığı ve Rehberlik” dersi olan Sosyoloji ve Sosyal Çalışma bölümlerinden
gelen 52 öğrenciye uygulanmıştır. Bu uygulamanın yapıldığı gün, yine aynı gruba Spielberger ve arkadaşlarının geliştirdiği Le Compte ve Öner’in 1975’te Türk toplumuna uyarladığı “Durumluluk-Sürekli Kaygı Envanteri” de verilmiştir. Sonuçta koşulsuz kabul ile sürekli kaygı arasındaki ilişkinin -.52, sağlıklı kabul ile sürekli kaygı arasındaki ilişkinin -.50 olduğu, gözlenmiştir. Bu ilişkinin ters yönde oluşuna dayanarak da “Kendini Kabul Envanteri” nin deneme formu yeterli ölçüde geçerli sayılmıştır.
Kendini Kabul Envanterinin Güvenirliği
“Kendini Kabul Envanteri” nin, ön deneme formu, geçerlilik
çalışması yapılan gruba üç hafta sonra bir kez daha verilerek, deneme formunun güvenilirliği için test-tekrar test yöntemiyle bir kararlılık
katsayısı elde edilmiştir. Bu katsayı uyum anahtarına uygun cevaplar
yönünden hesaplanarak r=.91 bulunmuştur.[64]
Ön deneme formunun her iki uygulamasında da öğrencilerden kendileri için anlamsız ve kapalı bulduğu maddelerle ancak farklı koşullarda cevap verilebilecek maddeler hakkında soru sormaları ve gerekli bulduklarında bu maddelerin yanına not düşmeleri istenmiştir. Bütün bu bilgilerin ışığında dört madde tümüyle atılmış ve çeşitli maddeler hem ifade, hem içerik yönünden daha açık seçik hale getirilmiştir. Bütün bu çalışmalar sonunda “Kendini Kabul Envanteri” şimdiki biçimini almıştır. Envanter son haliyle, “Üniversite Öğrencilerinin Kendini Kabullerini Etkileyen Bazı Değişkenler” adlı bir araştırmada 482 kişilik bir örneklem grubuna uygulanmıştır. Bu uygulama sonuçları en yüksek kendini kabulden, en düşük kendini kabule göre sıralandığında her beş cevap kağıdından birinin meydana getirdiği 96 kişilik bir grubun cevapları üzerinde iki yarım test yöntemiyle iç tutarlılığa dayanan bir güvenilirlik katsayısı hesaplanmıştır. Tek ve çift numaralı envanter maddelerinden oluşan iki yarım test puanları arasındaki bu ilişki r = .88 olarak bulunmuştur.[65]
Kendini Kabul Envanterinin Cevaplanması
Kendini Kabul Envanterin cevaplanmasında ayrı bir cevap formu
kullanılmaktadır. Envanteri cevaplayan kimse her maddede belirlenen niteliğe sahip olup olmadığı konusunda kararını EVET/HAYIR şeklinde belirleyecektir. Daha sonra da envanter maddesiyle ilgili kişilik özelliğinden, ne ölçüde kendinden memnun ya da şikayetçi olduğunu belirlemesi için evet ya da hayır sütunlarının altında bulunan”memnunum”, “şikayetçi değilim”, “şikayetçiyim”, “mutsuzum”, için ayrılan cevap aralıklarından birisini işaretlemesi gerekmektedir.
Kendini Kabul Envanterinin Puanlanması
Kendini Kabul Envanteri’nin, Ruh Sağlığı uzmanlarınca sağlıklı kişilik özelliği sayılabilecek biçimde düzenlenmiş, iki sayfalı bir “Uyum Anahtarı” bulunmaktadır. Uyum Anahtarı ile “Sağlıklı Kendini
Kabul Puanı” elde edilmektedir. Bu puan ise sadece anahtara göre Evet ve ya Hayır sütunlarından birinin, kendimden “memnunum” ile “şikayetçi değilim” cevaplarının ağırlıklı toplamıdır. Anahtara uymayan “memnunum” ve ya “şikayetçi değilimler” ise “Çarpık Kendini Kabul” sayılmakta, istendiğinde yine aynı ağırlıklara göre hesaplanmaktadır.
Bu hesaplamada anahtarsız olarak bütün “M” ve “ŞD” ler sayılıp farklı ağırlıklara göre toplandıktan sonra anahtarla elde edilen “Sağlıklı Kendini Kabul Puanı” çıkartılmakta ve kalan “Çarpık Kendini Kabul Puanı” sayılmaktadır. Ancak ihtiyaç duyulmadıkça “Çarpık Kendini Kabul Puanı” nın hesaplanmasına gerek yoktur. Büyük gruplar üzerinde yapılacak araştırmalarda sadece “Sağlıklı Kendini Kabul Puanı” elde etmek yeterli olacaktır.[66]
Cevap kağıdı üzerindeki bütün “memnunum” cevapları iki puan ve bütün “şikayetçi değilim” ler bir puan ağırlığı ile toplandığında kişinin ne ölçüde kendinden memnun olduğunu, kendini ne ölçüde kabullendiğini gösteren puanlar elde edilir.
Kendini Kabul Envanteri’nin anahtarı hazırlanırken, hangi
maddelerin EVET ve HAYIR sütunlarındaki “Memnunum” ve “şikayetçi değilim” cevaplarının anahtar cevap olarak işlem göreceği aşağıda gösterilmiştir.
EVET sütununda “memnunum” ve “şikayetçi değilim” olarak cevaplandırılacak maddeler;
2 3 4 6 8 9 14 15 16 18 23 29 33 34 39 40 43 44 45 46 47 52 53 56 57 58 59 60 61 64 66 73 74 80 81 82 83 85 86 87 90 91 95 99 102 103 104 105
106 108 109 110 111 112 113 115 116 117 118 120
121 122 124 125
HAYIR sütununda “memnunum” ve “şikayetçi değilim” olarak cevaplandırılacak maddeler;
1 5 7 10 11 12 13 17 19 20 21 22
24 25 26 27 28 30 31 32 35 36 39 38
41 42 48 49 50 51 54 55 62 63 65 67
68 69 70 71 72 75 76 77 78 79 84 88
89 92 93 94 96 97 98 100 101 107 114 119
- 126
Kendini Kabul Envanteri Puanlarının Yorumu
Kendini Kabul Envanteri’ nden elde edilen puanların yorumunda , Hacettepe Üniversitesi’ nin, Beytepe Kampüsü’nün çeşitli fakülte ve bölümlerinden gelen, 260 kız ve 222 erkek öğrenciden oluşan 482 kişilik bir örneklem grubundan elde edilen verilerden yararlanmak mümkündür.
“Sağlıklı Kendini Kabul Puanları” Dağılımı
En Düşük En Yüksek Ortalama Standart Standart
Puan Puan Puan Kayma Hata
26 195 124 30 1.34
Yukarıda Kendini Kabul puanlarının yüzdelik normları çıkartılmış, sonra yüzdelik norm sıraları beş eşit gruba ayrılmış ve her grup Kendini Kabul düzeyi olarak değerlendirilmiştir.
Üniversite Öğrencilerinin Kendini Kabul Puanlarının Bireysel Değerlendirilmesinde Kullanılabilecek Yüzdelik Normlar
Yüzdelik Kendini-Kabul Puan Ortanca
Sıralar Düzeyi Aralıkları Puan
.01-.20 Düşük 026-099 –
.21-.40 Ortanın Altı 100-118 –
.41-.60 Orta 119-134 126
.61-.80 Ortanın Üstü 135-149 –
.81-.100 Yüksek 150-195 –
Araştırmada Kullanılan Veri Çözümleme Teknikleri
Araştırmada, elde edilen verilerin çözümlenmesinde, SPSS
Bilgisayar programından yararlanılmıştır. İki grubun verilerinin karşılaştırılmasında t-testi, birden fazla verinin çözümlenmesinde ise varyans analizi kullanılmıştır.
BÖLÜM 4
BULGULAR
Bu bölümde, araştırmada ele alınan denencelerin test edilmesi için toplanan verilerin, istatistiksel çözümlenmesi sonucunda elde edilen bulgulara yer verilmiştir.
TABLO-1
Örneklemi Oluşturan
Öğrencilerin Bölümlere Göre Dağılımı
Gruplar | N | % |
Özel yetenek | 172 | 48.6 |
ÖYS | 182 | 51.4 |
Toplam | 354 | 100 |
Tablo 1’de Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin dağılımı verilmiştir. Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenci sayısı 172 (48.6), Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenci sayısı ise 182 (51.4) kişidir.
TABLO-2
Örneklemi Oluşturan Öğrencilerin
Cinsiyet Durumlarına Göre Dağılımı
Cinsiyet |
n | % |
Erkek | 191 | 54 |
Kız | 163 | 46 |
Toplam | 354 | 100 |
Tablo 2’de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan öğrencilerin 163’ü kız 191’i ise erkektir.
TABLO-3
Örneklemi Oluşturan Öğrencilerin
Yüzdelik Normlara Göre Dağılımı
Yüzdelik
Sıralar |
Düzey | n | S.S. | Puan Aralığı | |
.01-.20 | Düşük | 66 | 60.06 | 10.52 | 23-71 |
.21-.40 | Orta Altı | 79 | 78.40 | 4.00 | 72-85 |
.41-.60 | Orta | 68 | 89.55 | 2.39 | 86-93 |
.61-.80 | Orta Üstü | 79 | 99.07 | 3.02 | 94-103 |
.81-.100 | Yüksek | 62 | 110.37 | 5.42 | 104-126 |
Toplam | 354 | 87.33 | 17.72 | 23-126 |
Tablo 3’de Örneklemi oluşturan öğrencilerin yüzdelik norm bakımından dağılımları verilmiştir. Tabloya göre, .01-.20 aralığında 66 öğrenci yer almıştır ve bu öğrencilerin puanlarının ortalaması 60.06 olarak bulunmuştur. .21-.40 aralığında ise 79 öğrenci vardır ve bu öğrencilerin puanlarının ortalaması 78.40 dır. .41-.60 aralığında ise 68 öğrenci yer almaktadır . Bu öğrencilerin puanlarının ortalaması ise 89.55 dir. .61-.80 aralığında 79 öğrenci vardır ve bu öğrencilerin puanlarının ortalaması 99.07 dir. .81-.100 aralığında ise 62 öğrenci vardır ve bu öğrencilerin ise puanları ortalaması 110.37 dir.
Örneklemi oluşturan 354 öğrencinin puanları ortalaması 87.33 çıkmıştır.
DENENCE – 1
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-4
Bölüm | n | S | T | P | |
Özel Yetenek | 172 | 87.27 | 17.63 | 0,94 | P>.05 |
ÖYS | 182 | 87.40 | 17.85 |
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin karşılaştırılması sonucunda iki grup arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya bakıldığında Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin ortalama puanları 87.27, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, kendini kabul düzeylerinin ortalaması ise 87.40’a çıkmıştır. İki grubun t – testi ile yapılan karşılaştırmasında, t değeri 0,94 bulunmuştur. Ve bu değer 0,05 düzeyinde anlamsız bulunmuştur.
DENENCE – 2
- a) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan kız öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan kız öğrencilerin kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-5
Bölüm | n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 75 | 85,94 | 18.69 | 0,66 | P>.05 |
ÖYS | 88 | 84.71 | 16,97 |
Araştırmaya katılan ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan kız öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan kız öğrencilerin, kendini kabul düzeyleri karşılaştırıldığında Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 75 kız öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalaması 85.94, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 88 kız öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalaması 84.71 çıkmıştır. İki grubun t-testi ile yapılan karşılaştırmasında t değeri 0,66 olarak bulunmuştur ve bu değer 0,05 düzeyinde anlamsız çıkmıştır.
- b) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan erkek öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan erkek öğrencilerin kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-6
Bölüm | n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 97 | 88.29 | 16.79 | 0.52 | P>.05 |
ÖYS |
94 | 89.91 | 18.37 |
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan erkek öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan erkek öğrencilerin, kendini kabul düzeyleri incelendiğinde iki grup arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya bakıldığında, Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 97 erkek öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalaması 88.29 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 94 erkek öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalaması ise 89.91 çıkmıştır. İki grubun t – testi ile yapılan
karşılaştırılmasında t değeri 0.52 bulunmuştur ve bu değer 0,05 düzeyinde anlamsız çıkmıştır.
DENENCE – 3
TABLO-7
Örneklemi Oluşturan Öğrencilerin,
Annelerinin Eğitim Düzeyi Bakımından Dağılımı
Eğitim Düzeyi | n | % |
Okur – Yazar | 105 | 29.7 |
İlkokul Ortaokul |
168 | 47.5 |
Lise | 44 | 12.4 |
Üniversite | 37 | 10.4 |
Toplam | 354 | 100 |
Tablo’da öğrencilerin annelerinin eğitim düzeyine göre sayıları ve sayılara göre yüzdelik dilimleri verilmiştir. Eğitim düzeyi bakımından, örneklemi oluşturan öğrencilerin annelerinin en fazla ilkokul – ortaokul mezunları olduğu görülmektedir.
- a) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri okur-yazar olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri okur-yazar olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-8
Bölüm | n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 47 | 86.21 | 16.58 | 0,36 | P>.05 |
ÖYS | 58 | 89.12 | 16.12 |
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin annelerinin okur-yazar olmaları yönünden, kendini kabul düzeyleri incelendiğinde annesi okur-yazar olan iki grubun karşılaştırılmasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya bakıldığında, annesi okur-yazar olan ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 47 öğrencinin, kendini kabul düzeyi puanları ortalaması 86.21 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteye giren ve anneleri okur-yazar olan 58 öğrencinin ise kendini kabul düzeyi puanları ortalaması 89.12 çıkmıştır. İki grubun t – testi ile yapılan karşılaştırılmasında, t değeri 0,36 çıkmıştır ve bu değer 0,05 düzeyinde anlamsız bulunmuştur.
b)Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri ilkokul-ortaokul mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri ilkokul-ortaokul mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-9
Bölüm | n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 83 | 89.55 | 16.64 | 0.55 | P>.05 |
ÖYS | 85 | 87.89 | 19.80 |
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, annelerinin ilkokul-ortaokul mezunu olmaları yönünden kendini kabul düzeyleri incelendiğinde, annesi ilkokul-ortaokul mezunu iki grup arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya göre annesi ilkokul-ortaokul mezunu olan ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 47 öğrencinin, kendini kabul düzeyleri puan ortalaması 89.55 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteye giren ve anneleri ilkokul-ortaokul mezunu olan 58 öğrencinin ise kendini kabul düzeyi puan puanları ortalaması 87.89 olarak bulunmuştur. İki grubun t – testi ile yapılan karşılaştırılmasında, t değeri 0,55 çıkmıştır ve bu değer 0,05 düzeyinde anlamsız bulunmuştur.
- c) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri lise mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri lise mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO – 10
Bölüm |
n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 23 | 92.56 | 14.46 | 0.04 | P<.05 |
ÖYS | 21 | 83.09 | 16.21 |
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin ailelerinin lise mezunu olmaları yönünden kendini kabul düzeyleri incelendiğinde, annesi lise mezunu olan iki grup arasında, Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler lehine anlamlı bir fark çıkmıştır, fakat bu fark çok düşük bir düzeyde çıkmıştır. Tabloya bakıldığında, Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve annesi lise mezunu olan 23 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalaması 92.56 çıkmıştır. Annesi lise mezunu olan ve Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin ise kendini kabul düzeyi puan ortalaması 83.09 çıkmıştır. İki grubun t –testi ile yapılan karşılaştırılmasında, t değeri 0,04 çıkmıştır ve bu değer 0.05 düzeyinde, Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler lehine anlamlı çıkmıştır.
d)Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri üniversite mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve anneleri üniversite mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-11
Bölüm | n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 19 | 73.52 | 21.70 | 0.08 | P>.05 |
ÖYS | 18 | 84.55 | 15.21 |
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenici Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, ailelerinin üniversite mezunu olmaları yönünden kendini kabul düzeyleri incelendiğinde, annesi üniversite mezunu olan iki grup arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya bakıldığında, Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve annesi üniversite mezunu olan 19 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalamaları 73.52 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteye giren ve anneleri üniversite mezunu olan 18 öğrencinin kendin kabul düzeyi puan ortalamaları ise 84.55 çıkmıştır. İki grubun t – testi ile yapılan karşılaştırmasında, t değeri 0.08 çıkmıştır ve bu değer 0.05 düzeyinde anlamsız bulunmuştur.
DENENCE – 4
TABLO-12
Örneklerini Oluşturan Öğrencilerin,
Babalarının Eğitim Düzeylerine Göre Dağılımı
Eğitim Düzeyi | n | % |
Okur – Yazar | 41 | 11.6 |
İlkokul-Ortaokul | 143 | 40.4 |
Lise | 86 | 25.3 |
Üniversite | 84 | 23.7 |
Toplam | 354 | 100 |
Tabloda öğrencilerin babalarının eğitim düzeylerine göre, öğrencilerin sayısal bilgileri ve yüzdelikleri verilmiştir. Örnekleri oluşturan 354 öğrencinin, babalarının eğitim düzeyi bakımından 143’ünü babaları ilkokul-ortaokul mezunu olan öğrenciler oluşturmaktadır.
- a) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları okur-yazar olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları okur-yazar olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-13
Bölüm | n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 21 | 85.00 | 19.32 | 0.88 | P>.05 |
ÖYS | 20 | 84.20 | 15.80 |
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, babalarının okur-yazar olmaları yönünden, kendini kabul düzeyleri incelendiğinde babaları okur-yazar olan iki grubun karşılaştırılmasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya bakıldığında, babası okur-yazar olan ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 21 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalamaları 85.00 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 20 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalamaları ise 84.20 çıkmıştır. İki grubun t – testi ile yapılan karşılaştırmasında, t değeri 0.88 çıkmıştır ve bu değer 0,05 düzeyinde anlamsız bulunmuştur.
- b) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları ilkokul-ortaokul mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları ilkokul-ortaokul mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-14
Bölüm |
n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 66 | 87.31 | 15.56 | 0.21 | P>.05 |
ÖYS | 77 | 90.90 | 18.69 |
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, babalarının ilkokul-ortaokul mezunu olmaları yönünden kendini kabul düzeyleri incelendiğinde, babaları ilkokul-ortaokul mezunu olan iki grubun karşılaştırılmasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Tabloya göre, babası ilkokul-ortaokul mezunu olan ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 66 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalamaları 87.31 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 77 öğrencinin, kendini kabul düzeyi puan ortalamaları 90.90 çıkmıştır. İki grubun t – testi ile yapılan karşılaştırmasında, t değeri 0,21 çıkmıştır ve bu değer 0.05 düzeyinde anlamsız bulunmuştur.
- c) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları lise mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları lise mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-15
Bölüm | n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 50 | 90.48 | 16.24 | 0.65 | P>.05 |
ÖYS | 36 | 88.80 | 17.54 |
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, babalarının lise mezunu olmaları bakımından, kendini kabul düzeyleri incelendiğinde, iki grubun karşılaştırılmasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya bakıldığında, babası lise mezunu olan ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 50 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalamaları 90.48 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 36 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalamaları 88.80 çıkmıştır. İki grubun t testi ile yapılan karşılaştırmasında, t değeri 0.65 çıkmıştır ve bu değer 0.05 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır.
- d) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları üniversite mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve babaları üniversite mezunu olan öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-16
Bölüm |
n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 35 | 83.97 | 21.70 | 0.66 | P>.05 |
ÖYS | 49 | 82.16 | 16.48 |
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, babalarının üniversite mezunu olmaları bakımından, kendini kabul düzeyleri incelendiğinde, iki grup arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Tabloya göre, babası üniversite mezunu olan ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 35 öğrencinin kendini kabul düzeyleri puan ortalamaları 83.97 Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 49 öğrencinin, kendini kabul düzeyi puan ortalamaları ise 82.16 çıkmıştır. İki grubun t testi ile yapılan karşılaştırmasında t değeri 0.66 çıkmıştır ve bu 0.05 düzeyinde anlamsız bulunmuştur.
DENENCE – 5
TABLO-17
Örneklemi Oluşturan Öğrencilerin,
Yaşamlarının Büyük Bölümünün Geçtiği
Yerleşim Yeri Bakımından Dağılımı
Yerleşim Yeri |
n | % |
Köy-Kasaba | 54 | 15.3 |
İlçe | 98 | 27.7 |
Şehir | 123 | 34.7 |
Büyük Şehir | 79 | 22.3 |
Toplam | 354 | 100 |
Tabloda, öğrencilerin yaşamlarının büyük bölümünün geçtiği yerleşim yerine göre sayıları ve yüzdelikleri verilmiştir. Örneklemi oluşturan 354 öğrencinin, yerleşim yeri bakımından 123’ü, yaşamlarının büyük çoğunluğunu şehirde geçirmiştir ve örneklem içinde en büyük grubu bu öğrenciler oluşturmaktadır.
- a) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu köy ve kasabada geçen öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu köy ve kasabada geçen öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-18
Bölüm |
n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 21 | 85.00 | 19.32 | 0.89 | P>.05 |
ÖYS | 33 | 85.69 | 15.80 |
Yaşamlarının büyük bölümü köy veya kasabada geçen iki grubun kendini kabul düzeyleri incelendiğinde, anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya bakıldığında, yaşamının büyük bölümü köy veya kasabada geçen ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 21 öğrencinin kendini kabul düzeyi puanları ortalaması 85.00 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 33 öğrencinin kendini kabul düzeyi puanları ortalaması ise 85.63 çıkmıştır. İki grubun t – testi ilk yapılan karşılaştırmasında t değeri 0.89 çıkmıştır ve bu değer 0.05 düzeyinde anlamsız bulunmuştur.
- b) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu ilçede geçen öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu ilçede geçen öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-19
Bölüm |
n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 46 | 88.36 | 15.31 | 0.15 | P>.05 |
ÖYS | 52 | 93.44 | 19.08 |
Yaşamlarının büyük bölümü ilçede geçen iki grubun kendini kabul düzeyleri incelendiğinde, gruplar arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya bakıldığında yaşamının büyük bölümü ilçede geçen ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 46 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalaması 88.36 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 52 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalaması 93.44 çıkmıştır. İki grubun t testi ile yapılan karşılaştırılmasında t değeri 0.15 çıkmıştır ve bu değer 0.05 düzeyinde anlamsız bulunmuştur.
- c) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu şehirde geçen öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu şehirde geçen öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-20
Bölüm |
n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 64 | 89.12 | 16.79 | 0.22 | P>.05 |
ÖYS | 59 | 85.27 | 18.22 |
Yaşamlarının büyük bölümü şehirde geçen iki grubun kendini kabul düzeyleri incelendiğinde, gruplar arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya bakıldığında, yaşamlarının büyük bölümü şehirde geçen ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 64 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalamaları 89.12 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 59 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalamaları ise 85.27 çıkmıştır. İki grubun t testi ile yapılan karşılaştırmasında, t değeri 0.22 bulunmuştur ve bu değer 0.05 düzeyinde anlamsız çıkmıştır.
- d) Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu büyük şehirde geçen öğrencilerin kendini kabul düzeyi, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan ve yaşamlarının büyük çoğunluğu büyük şehirde geçen öğrencilerin, kendini kabul düzeyinden daha yüksektir.
TABLO-21
Bölüm |
n | S | t | P | |
Özel Yetenek | 41 | 84.31 | 20.38 | 0.93 | P>.05 |
ÖYS | 38 | 83.97 | 15.73 |
Yaşamlarının büyük bölümü büyük şehirde geçen, iki grubun kendini kabul düzeyleri incelendiğinde, gruplar arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Tabloya bakıldığında, yaşamlarının büyük bölümü şehirde geçen ve Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 41 öğrencinin kendini kabul düzeyi puan ortalamaları 84.31 iken, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 38 öğrencinin kendini kabul düzeyleri puan ortalamaları 83.97 çıkmıştır. İki grubun t – testi ile yapılan karşılaştırmasında, t değeri 0.93 bulunmuştur ve bu değer 0.05 düzeyinde anlamsız çıkmıştır.
BÖLÜM 5
TARTIŞMA ve YORUM
Bu bölümde, Özel Yetenek sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin kendini kabul düzeylerinin karşılaştırılmasından elde edilen bulguların yorumlarına yer verilecektir.
Araştırmaya, Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 172 ve Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan 182 öğrenci olmak üzere toplam 354 öğrenci katılmıştır. Bu öğrencilerin ise 191’i erkek, 163’ü ise kız öğrencidir. Araştırmaya katılan 354 öğrenciden 191 (%54)inin kendini kabul düzeyi düşük çıkmıştır. Buna karşılık 163 (%46)ünün kendini kabul düzeyi yüksek çıkmıştır.
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin kendini kabul düzeylerinin karşılaştırılmasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yani iki grup öğrencileri arasında kendini kabul düzeyi yönünden herhangi bir fark yoktur. Çünkü iki gruptaki öğrenciler de aynı üniversite ve fakültede öğrenim görmektedirler ve okulların bitirdiklerinde de aynı mesleğe devam edeceklerdir. Bu faktörler iki gruptaki öğrencilerin, kendini kabul yönünden birbirlerine yakın sonuçlar almalarına yol açmıştır.
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan farklı cinsiyetteki öğrencilerin kendini kabul düzeylerinin karşılaştırılmasına ilişkin denenceler.
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan kız öğrencilerin kendini kabul düzeyi ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan kız öğrencilerin kendini kabul düzeylerinin karşılaştırılmasında anlamlı bir fark ortaya çıkmamıştır. Ayrıca Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan erkek öğrencilerin kendini kabul düzeyi ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan erkek öğrencilerin kendini kabul düzeylerinin karşılaştırılmasında da anlamlı bir fark ortaya çıkmamıştır. Her iki gruptaki kız öğrencilerin ve erkek öğrencilerin aynı okul ortamında bulunmaları, aynı sosyal haklardan yararlanmaları ve okullarını bitirdiklerinde aynı mesleği yapacak olmaları, iki gruptaki kız ve erkek öğrencilerin kendini kabul düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunmamasına sebep olmuştur.
Cinsiyetin kendini kabul düzeyine olan etkisini ortaya çıkarmayı amaçlayan araştırmalarda çeşitli sonuçlar elde edilmiştir. Ford (1985) yılında yaptığı çalışmasında erkeklerin kendini kabul düzeylerinin daha yüksek olduğunu ortaya çıkarmıştır.[67] Medinnus (1965) yılında yaptığı çalışmasında erkeklerin kendini kabul düzeyinin daha yüksek olduğunu bulmuştur.[68] Legg (1981) yılında yaptığı araştırmasında erkeklerin kendini kabul düzeyinin daha yüksek olduğu sonucu ortaya çıkarmıştır.[69] Ayrıca Long (1993) kendini kabul ile erkeklik arasında fark olduğunu araştırmasında ortaya koymuştur.[70] Yurdumuzda yapılan araştırmalarda ise, Güneysu ve Bilir (1988) erkeklerin kendini kabul düzeyinin daha yüksek olduğunu bulmuştur.[71] Kandemir (1991) de yaptığı araştırmasında erkeklerin kendini kabul düzeyinin kızlarınkinden fazla olduğunu ortaya çıkarmıştır.[72] Akçamete (1990) da yaptığı çalışmasında erkeklerin kendini kabul düzeyinin kızlara göre daha yüksek olduğunu tesbit etmiştir.[73] Yazar (1996) da araştırmasında aynı sonuçları bulmuştur.[74]
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, annelerinin eğitim düzeyi bakımından, kendini kabullerinin karşılaştırılmasına ilişkin denenceler.
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin annelerinin okur-yazar olması, ilkokul ortaokul mezunu olması ve üniversite mezunu olması bakımından karşılaştırılmasında, farklı iki gruptaki öğrencilerin kendini kabul düzeyleri arasında fark çıkmamıştır. Ancak anneleri lise mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyleri Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler lehine anlamlı çıkmıştır. Annelerinin eğitim düzeyi bakımından, farklı iki gruptaki öğrencilerin kendini kabul düzeyi arasında fark olmama nedeni olarak, aynı eğitim düzeyine sahip olan annelerin çocuklarını benzer şekilde yetiştirmeleri sayılmaktadır.
Anne eğitim düzeyi bakımından, kendini kabulle ilgili yapılan araştırmalarda farklı sonuçlar bulunmuştur. Kandemir (1991) anne eğitim düzeyi bakımından öğrencilerin kendini kabul düzeyleri arasında fark olmadığını bulmuştur.[75] Güneysu ve Bilir (1988) araştırmasında annenin eğitim düzeyi yükseldikçe gencin kendini kabul düzeyinin de yükseldiğini ortaya koymuştur.[76] Güripek (1993) annenin eğitim düzeyinin kendini kabulü etkilemediğini belirtmektedir.[77] Karahan (1996) annenin eğitim düzeyinin gencin kendini kabulü üzerinde etkisi olduğunu ortaya çıkarmıştır.[78] Karaduman (1997) ise annenin eğitim düzeyinin kendini kabulü etkilemediğini belirtmiştir.[79]
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerle, Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin babalarının eğitim düzeyi bakımından kendini kabullerinin incelenmesine ilişkin denenceler.
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin babalarının okur-yazar olması, ilkokul ortaokul mezunu olması, lise mezunu olması ve üniversite mezunu olması bakımından karşılaştırılmasında, farklı iki gruptaki öğrencilerin kendini kabul düzeyleri arasında fark çıkmamıştır. Babalarının eğitim düzeyi bakımından, farklı iki gruptaki öğrencilerin kendini kabul düzeyi arasında fark olmama nedeni olarak, aynı eğitim düzeyine sahip olan babaların çocuklarını benzer şekilde yetiştirmeleri sayılmaktadır.
Babalarının eğitim düzeyleri bakımından kendini kabulle ilgili çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Güripek (1993) araştırmasında babalarının eğitim düzeyi bakımından öğrencilerin kendini kabulleri arasında fark olmadığını bulmuştur.[80] Karahan (1996) babalarının eğitim düzeylerinin öğrencilerin kendini kabullerini etkilemediğini belirtmiştir.[81] Karaduman (1997)’a göre de öğrencilerin babalarını eğitim düzeyi kendini kabulleri üzerinde herhangi bir etkiye sahip değildir.[82] Kandemir (1991) de öğrencilerin babalarının eğitim düzeyinin kendini kabullerini etkilemediğini bulmuştur.[83] Güneysu ve Bilir (1988)’e göre ise öğrencilerin babalarının eğitim düzeyi yükseldikçe kendini kabulleri de yükselmektedir.[84]
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin yaşamlarının büyük bölümünün geçtiği yerleşim yeri bakımından kendini kabul düzeylerinin incelenmesine ilişkin denenceler.
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, yaşamlarının büyük bir bölümünü köy ve kasabada geçirmeleri, ilçede geçirmeleri, şehirde geçirmeleri ve büyük şehirde geçirmeleri bakımından karşılaştırılmasında, farklı iki gruptaki öğrenciler arasında anlamlı bir fark çıkmamıştır.
Yaşamlarının büyük bölümünün geçtiği yerleşim yeri bakımından kendini kabul düzeyleri arasında fark çıkmaması farklı yerleşim yerlerinde yaşayan gençler yaşam düzeylerinin birbirine yaklaşması ve farklı yerleşim yerleri arasında ki ilişkinin kolaylıkla kurulabilmesine bağlanabilir.
VARGI VE ÖNERİLER
Bu araştırmada, Özel Yetenek Sınavı Sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin kendini kabul düzeyleri, cinsiyet, anne eğitim düzeyi, baba eğitim düzeyi ve yaşamlarının büyük çoğunluğunun geçtiği yerleşim yeri bakımından karşılaştırılmıştır. İki grubun karşılaştırılması sonucunda, gruplar arasında anlamlı bir fark görülmemiştir. Sadece anneleri lise mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeylerinin karşılaştırılması, Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler lehine anlamlı çıkmıştır.
Araştırmadan elde edilen verilerin sonucunda, öğrencilerin kendini kabul düzeylerini yükseltmek ve bundan sonra yapılacak olan araştırmalara yardımcı olmak amacıyla, birtakım öneriler getirilmiştir.
Bunlar;
1-Öğrencilerin kendini kabul düzeylerini yükseltmek için, sosyal faaliyetlere katılımları sağlanmalıdır. Ders dışı etkinlikler çoğaltılmalı ve çeşitli organizasyonlar yapılmalıdır.
2-Üniversite öğrencilerinin, kendini kabul düzeylerinin yüksek ve ya düşük olması, üniversite öncesi çevre ve aile yaşantılarından kaynaklanmaktadır. Aşırı koruma, reddetme ve yeteneklerinin üstünde başarı bekleme bireyin kendini kabul düzeyini düşürmektedir. Bu nedenle aileleri bilgi sahibi yapmak ve onlara yardımcı olmak amacıyla “Aile Danışmanlığı” çalışmaları yapılmalıdır.
3-Üniversite öğrencilerinin kendini kabul düzeyini yükseltmek için üniversitelerde Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisleri kurulmalı ve öğrencilere problemlerinde yardımcı olunmalıdır.
4-Gençlerin sorunlarına yardımcı olmak ve aileleri bilgilendirmek amacıyla, kitle iletişim araçlarıyla işbirliği yapılarak kendini kabul düzeylerini yükseltici programlar hazırlanmalıdır.
5-Gençlerin kendini kabul düzeyini yükseltmek için çeşitli klüp ve dernekler kurulmalı, gençlerin bu dernek ve klüplere girmeleri sağlanmalıdır.
6-Üniversite öğrencilerinin kendini kabul seviyelerindeki gelişimi izlemek amacıyla yeni araştırmalar yapılmalıdır.
ÖZET
Bu araştırmada, Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin kendini kabul düzeyleri karşılaştırılmıştır.
Araştırma, 1998-1999 Eğitim-Öğretim yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören farklı bölüm ve sınıflardan 191 erkek, 163 kız olmak üzere toplam 354 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırmada; öğrencilerle ilgili bilgi almak için “Kişisel Bilgi Formu” ve kendini kabul düzeyini ölçmek için de “Kendini Kabul Envanteri” kullanılmıştır. Araştırma bulgularında, örneklemi oluşturan öğrencilerin yarısından fazlasının kendini kabul düzeylerinin düşük olduğu görülmüştür. Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrenciler ile Öğrenci Yerleştirme Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin kendini kabul düzeylerinin karşılaştırılmasını içeren denencelerden, cinsiyet bakımından erkeklerin kendini kabul düzeyi, kızların kendini kabul düzeyine göre daha yüksek çıkmıştır. Anne eğitim düzeyi bakımından, annesi üniversite mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, annesi okur-yazar olan, ilkokul-ortaokul mezunu olan ve lise mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyinden daha düşük çıkmıştır. Baba eğitim düzeyi bakımından da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Babaları üniversite mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyi, ilkokul-ortaokul mezunu olan ve lise mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyinden daha düşük çıkmıştır. Ayrıca anneleri lise mezunu olan öğrencilerin kendini kabul düzeyleri karşılaştırıldığında, Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre üniversiteyi kazanan öğrencilerin, kendini kabul düzeyi daha yüksek çıkmıştır. Diğer denencelerde ise, iki grup arasında kendini kabul düzeyi bakımından herhangi bir fark bulunamamıştır.
SUMMARY
In this research self-acceptance levels of students, who attend University by Student Placement Assessment (ÖYS) and Special Aptitude test, has compared.
The sample of this research consist of 354 students ( 191male and 163 female) from different departments of Faculty of Education of Ondokuz Mayıs University.
In this research, Personal Information Form in order to get genaral information about students, and Self-Acceptance Envantory in order to measure self-acceptance level of students. The result of the study shows that more than half of the sample have lover self-acceptance level. The hyphothesis which compare the self-acceptance levels of students, who attendUniversity by Student Placement Assessment and Special Aptitude test, show that male students have higher self-acceptance level than female students. In relation to education levels of students’ mother, students whose mothers are literate, primary or secondary school educated, have lower self-acceptance level. Similar results obtained in relation to father’s education levels. The students, whose fathers graduated from University have lower self-acceptance level than the students whose fathers are primary or secondary school or high school educated.
Also the research results show that the self-acceptance level of students, whose mothers have a high school degree, have a positif effect on Special Aptitude test other hyphothesis show no differance in self-acceptance levels of both groups.
KAYNAKLAR
Akçamete, G., “Üniversitedeki Bedensel Engelli Gençlerin Kendini
Kabulleri”, Eğitimde Psikolojik Hizmetler, Eğitim
Bilimleri Birinci Ulusal Kongresi Bildiriler lV, (Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1994), ss.155-169
Altmaier, E. M., Leary, M. R. and Others, “Attribution Therapy:
Effects of Locus of Control and Timing of Treatment”, Journal of Counseling Psychology, (v: 26, n:6, 1979), ss.481-486
Ankay, A., İnsan Ve Eğitim,Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim
Fakültesi Matbaası, Ankara, 1990
Cowen E.L., “The Negative Self-Concept As A Personality Measure”,
Journal of Consulting Psychology, (v:18, n:2, 1954), ss.138-141
Eisenberg, S., Delaney, D.J., Psikolojik Danışma Süreci,
Çevirenler:N.Öner, M.Takkaç, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1993
Enç, M., Ruhbilim Terimleri Sözlüğü, Karatepe Yayınları, Ankara,
1990
Ergin, G. N.,İntihar Girişimi Olan Ve Olmayan Ergenlerin Kendini Kabul Ve Depresyon Düzeylerinin Karşılaştırılması.
(Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1993)
Erkan, G., Ortopedik Özürlü Çocukların Kendini Kabul Düzeyi
Üzerine Bir Araştırma. Sakatları Koruma Milli Koordinasyonu, İstanbul, 1990
Ersanlı, K. Benliğin Gelişimi ve Görevleri, Eser Ofset, Samsun, 1996
Ford,D.S. “Self-Concept and Perception of School Atmosphere Among
Urban Junior High School Students”, Journal of Negro Education, (v:54, n:1, 1985), ss.82-88
Geçtan, E., Çağdaş Yaşam Ve Normaldışı Davranışlar, Evrim
Matbaacılık Ltd.Şti. İstanbul,1988
———— , Psikanaliz Ve Sonrası. Remzi Kitabevi, İstanbul,1988
Gençdoğan, B., “Depresyon İle Kendini Kabul Arasındaki İlişkiler”,
1.Eğitim Bilimleri Kongresi, (Çukurova Üniversitesi Basımevi, c.2, Adana,1994), ss.634-643
Gökçakan, N. Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğrencilerinin
Kendini Kabul Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi.,( Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Trabzon,1992)
Güllü, A., Grupla Psikolojik Danışmanın Ortaöğretim Öğrencilerinin
Kendini Kabul Düzeyine Etkisi. (Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1995)
Güneysu, S., Bilir, Ş. “Üniversite Öğrencilerinin Kendini Kabul
Düzeyine Algılanan Ana-Baba Tutumlarının Etkisi” Psikoloji Dergisi, (c.6, s.22, 1988), ss.127-133
Güripek, N. Yetiştirme Yurtları Ve Sosyo-Ekonomik Düzeyi Düşük
Aile Yanında Kalan Onyedi Yaş Grubu Gençlerin Kendini Kabul Düzeylerinin Saptanması. (Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1993)
Hurley J. R., “Ratings of Interpersonal Conduct in Small Groups
by Aggregated Peers and Self: Replicated Factor Analyses”, The Journal of Social Psychology, (v:136, n:5, 1996), ss.597-611
İslam, A. Ş., Bireysel Psikolojik Danışmanın Yaşlılarda Kendini
Kabule Etkisi. (Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 1987)
İşmen, A. E., Duygusal İstismarın Liseli Ergenlerin Kendini Kabul
Seviyelerine Etkisi. (Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1993)
Jersild, A.T., Çocuk Psikolojisi, Çeviren: Gülseren Günçe, Ankara
Üniversitesi Yayınevi, Ankara,1980
Johnson C. L. Jr., and Jonson J. A., “ Using Short- Term Group
Counseling With Visually Impaired Adolescents”, Journal of Visual Impairment and Blindness, (v:85, n:4, 1991), ss.166-170
Jones, R.N. Danışma Psikolojisi Kuramları, Çevirenler: F. Akkoyun Ve Diğerleri , 72 Tdfo Ltd.Şti. Ankara, 1995
Kaminsky S. and Chrisler J. C., “ Personality Correlates of People
Who Have Attempted Suicide and Those Who Have Seriously Considered It”, Dissertation Abstracts International, 1988, ss. 21-24
Kandemir, F., Farklı Sosyo- Ekonomik Düzeydeki Onyedi Yaş Grubu
Gençlerin Kendini Kabul Düzeylerini Etkileyen Bazı Faktörler Üzerinde Bir Araştırma. (Ankara Üniversitesi, Fen Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1991)
Karaduman, B. D., Ankara Fen Lisesi Öğrencilerinin Kendini Kabul
Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi. (Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1997)
Karahan, F., Lise Ve Dengi Okul Öğrencilerinin Kendini Kabul
Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Bakımından İncelenmesi.,( Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Samsun, 1996)
Kaptan, S., Bilimsel Araştırma ve İstatistik Teknikleri, Tekışık Web
Ofset Tesisleri, Ankara, 1991
Kepçeoğlu, M., Psikolojik Danışma Ve Rehberlik, Kadıoğlu
Matbaası, 6.Baskı, Ankara, 1992,
Kılıççı,Y., Kendini Kabul Envanteri Genç Yetişkin (Ü) Ve Ergen
(L) Formları Uygulama Kılavuzu. (Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ankara, 1988)
———-, Okulda Ruh Sağlığı, Şafak Matbaacılık, Ankara, 1992
Köknel , Ö., Kaygıdan Mutluluğa Kişilik, Altın Kitaplar, 11. Baskı,
İstanbul, 1985,
Kuzgun, Y. Rehberlik Ve Psikolojik Danışma, Ösym Yayınları,
4.Baskı, Ankara, 1995-7
———–, ”Psikolojide İnsancı Yaklaşım” Eğitim Bilimleri
Fakültesi Dergisi, (c.18, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1985), ss.1-17
Leavy R. L. and Adams E. M., “Feminism As A Correlate of Self-
Esteem, Self-Acceptance and Social Support Among Lesbians”, Psychology of Women Quarterly, (v:10, 1986), ss. 321-326
Long, V. O. “ Masculinity, Feminity and Male Scientists’ Self-
Esteem and Self-Acceptance”, Journal of Psychology, (Albuquerque: University of New Mexico, v:127, n:2, 1993), ss.213-220
————-, “Relationship of Masculinity to Self-Esteem and Self-
Acceptance in Femele Professionals, College Students, Clients and Victims of Domestic Violence”, Journal of Consulting and Clinical Psychology, (v:54, n:3, 1986), ss.323-327
Maslow, A., Motivation And Personality, 2 Nd,Ed.,(New York:
Harper Row Publishers, 1970)
Medinnus G. R., “ Adolescents’ Self-Acceptance and Perceptions of
Their Parents”, Journal of Consulting Psychology,
(v:29, n:2, 1965), ss.150-154
Morgan R. L. and Kafer, N. F. “ The Relationship Between
Understanding of Self and Others in Children’s Friendships”, The Journal of Psychology, (v:119, n:6, 1985), ss.521-525
Omizo M. M. and Omizo S. A., “Effects of Parents’ Divorce Group
Participation on Child-Rearing Attidudes and Children’s Self-Concept”, Journal of Humanistic Education and Development, (v:25, n:3, 1987), ss.171-179
Onur, B., Gelişim Psikolojisi, Verso Yayıncılık, 2.Baskı, Ankara,
1991
Önen, F., Kendini Kabul İle Başkaları Tarafından Kabul Arasındaki
İlişkiler., (Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1989)
Özden, Y., Eğitimde Dönüşüm, Pegem Özel Eğitim Ve Hizmetleri,
Ankara, 1998
Özkan, M., Güdümlü Ve Güdümsüz Grupla Psikolojik Danışmanın
Özsaygı Ve Kendini Kabul Düzeyleri Üzerindeki Etkisi. (Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi., Erzurum, 1994)
Resnik P. V. and Lammers, H. B. “ The Influence of Self-Esteem on
Cognitive Responses to Machine-Like Versus Human- Like Computer Feedback”, The Journal of Social Psychology, (v:125, n:6, 1985), ss.761-769
Sherrill C., Gench B. and Others, “ Self-Actualization of Elite Blind
Athletes: An Exploratory Study”, Journal of Visual Impairment, Blindness, (v:84, n:2, 1990), ss.55-60
Süleymanoğlu, B., Psikolojik Danışmanlık Ve Rehberlik Eğitiminin
Kendini Kabul Düzeyine Etkisi. (Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1994)
Tan, H., Psikolojik Yardım İlişkileri, Milli Eğitim Basımevi,
İstanbul, 1992
Temüge, T., Kendini Kabul Envanterinin Lise Öğrencilerine
Uyarlanması. (Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1987)
Verna G.B. and Runion K.B., “The Effects of Contextual Dissonance
on The Self-Concept of Youth From a High Versus Low Socially Valued Group”, The Journal of Social Psychology, (v:125, n:4, 1985), ss.449-458
Yanbastı, G., Kişilik Kuramları, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir,
1996
Yazar, O. Z., Kendini Kabul Düzeyi Düşük ve Yüksek Olan Üniversite
Öğrencilerinin, Denetim Odağı Algılamaları İle Kendini Ayarlama Becerileri Arasındaki İlişki., (Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Samsun, 1996)
Yavuzer, H., Anne-Baba Ve Çocuk, Remzi Kitabevi, İstanbul,1986
Yörükoğlu, A., Gençlik Çağı, Özgür Yayın Dağıtım, Ankara, 1993
EKLER
EK-1
KİŞİSEL BİLGİ FORMU
Adınız :
Soyadınız :
Bölüm Adı :
Cinsiyet a) Kız ( ) b) Erkek ( )
Annenizin Eğitim Düzeyi;
- Okur-Yazar ( )
- İlkokul-Ortaokul ( )
- Lise ( )
- Üniversite ( )
Babanızın Eğitim Düzeyi;
- Okur-Yazar ( )
- İlkokul-Ortaokul ( )
- Lise ( )
- d) Üniversite ( )
Yaşamınızın Büyük Bölümünün Geçtiği Yerleşim Yeri;
- a) Köy-Kasaba ( )
- b) İlçe ( )
- c) Şehir ( )
- d) Büyük Şehir ( )
EK-2
KENDİNİ KABUL ENVANTERİYLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
(Ü FORMU)
Bu envanterde bir kimsenin kendisine yönelik tutumunu belirlemeye yarayacak çeşitli cümleler verilmiştir. Bu cümlelerde olumlu veya olumsuz çeşitli insan özellikleri vardır. Bu özellikler ya bir duygu ya bir alışkanlık ya bir inanç ya da tutum olabilir. Siz önce her cümlede belirlenen duruma uygun bir kimse iseniz cevabınızı EVET, yok eğer belirlenen durumdan farklı bir kimse iseniz cevabınızı HAYIR olarak vereceğinizi kendi kendinize kararlaştırınız. Sonra böyle olduğunuz veya olmadığınız için “Memnun” ya da “Mutsuz” musunuz? veya durumunuzdan “Şikayetçi” ya da “Şikayetçi değil” misiniz? Böylece her cümlede verilen durumlarda kendinize ilişkin duygularınızın yönünü belirleyiniz ve yeğinlik derecesini düşününüz.
Cevaplamanızı yaparken cevap kağıdında EVET veya HAYIR sözcükleri altında yer alan kendimden “Memnunum” anlamına gelen (M) kendimden “Şikayetçi değilim” anlamında (Şd).. kendimden “Şikayetçiyim” anlamında (Ş) lerden birini karalayınız. Bazı durumlar olabilir ki o konuda kendinizi ve kendinize ilişkin duygularınızı yeterince tanıyamamış da olabilirsiniz. O zaman “Kendimi tanımıyorum” anlamında (K) cevap aralığını işaretleyiniz.
ÖRNEKLER
Kendini algılama (Sorular) EVET HAYIR |
|||||||||
M | Şd | Ş | Ms | M | Şd | Ş | Ms | K | |
1.Arkadaşlarım beni sever. | ( x ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) |
2. İnsanları severim. | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( x ) | ( ) | ( ) | ( ) |
Yukarıdaki birinci örnekte arkadaşların kendini sevdiğini ve bu durumdan memnun olduğunu, ikinci örnekte insanlığı sevmediğini ama bu konuda bir şikayetinin olmadığını belirtiyor.
Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi her durum için bir tek cevap yeri kullanılacaktır. Her cümleyi dikkatlice okuyup anladıktan sonra cevap kağıdında eğer cevabınız EVET ise altındaki Memnunum, Şikayetçi değilim, Şikayetçiyim, Mutsuzum anlamına gelecek şekilde M, Şd, Ş, Ms harflerinin yerlerinden birini karalayınız. Yok eğer cevabınız HAYIR ise onun altındaki M, Şd, Ş, Ms harflerinin yerlerinden birini karalayarak kendinizi verilen durumla ilgili olarak nasıl bir duygu ile algıladığını belirleyiniz.
Bu envanterin her sorusuna doğru, içten ve açık cevap vermeniz önemlidir. Cevaplarınız kesinlikle gizli tutulacaktır.
KENDİNİ – KABULLE İLGİLİ SORUNLAR
MD Kendini Algılama Konuları
- Başarısızlık karşısında çabuk yılıyor ve kendime güvenimi kaybediyorum.
- Kuşkusuz zayıf yönlerim var ama güçlü yönlerimle başarılı olabiliyorum.
- Hayatla baş edebilme gücüne sahip olduğuma inanıyorum.
- Geleceğimden umutluyum
- Herhangi bir iş yaparken başkalarından fikir almaya ve onu aynen uygulamaya gayret ederim.
- Bir iş planlarken bir çok kimselere danışırım ama son kararı kendim
- Seçtiğim meslek yeteneklerime uygun gibi görünüyor ama kendi kişiliğim
nedeniyle meslekte başarısız olacağımdan korkuyorum.
- Zaman zaman başarısızlıklarım oluyorsa da bundan dolayı kendimi değersiz bulmuyorum.
- Kendi şansımı kendim yaratabileceğim inancındayım.
- Kendimi işe yaramaz zavallı bir kimse olarak görüyorum.
- Daima başkaları tarafından korunmaya ve desteklenmeye ihtiyacım oluyor.
- Başarımı gayret ve yeteneğimden çok şansıma borçluyum.
- Hatalı olduğum zaman hatamı kabul etmek bana zor geliyor.
- Olduğum gibi davranıyor ve sonucuna da katlanmanın gereğine inanıyorum.
- Gerektiğinde hatalarımı ve eksik yanlarımı açıklamada sakınca görmem.
- Hata yaptığımı anlayınca özür dilemekten çekinmem.
- Nedense bütün aksilikler beni bulur.
- Gerektiğinde kişinin kendini değiştirebileceğine inanıyorum.
- Karşılaştığım güçlükler ailemin bana iyi bir eğitim verememiş olmasından ileri geliyor.
- İnsanlar beni anlamıyor.
- Sorumluluk almaktan kaçınırım
- Kararsız bir insan oluşumdan dolayı yaşamım tatsızlaşıyor.
- Derslerimden düşük not alışımı genellikle kendi tembelliğimin sonucu olarak görüyorum.
- Kendimle ilgili konularda karar vermede güçlük çekiyorum.
- Benimle ilgili konularda yakınlarımın benim yerime karar vermeleri bana güven sağlıyor.
- Yaptığım seçimlerden ve işlerden dolayı çoğu zaman pişman olurum.
- Kendimi günahlarımdan dolayı değersiz buluyorum.
- Geçmişime bakınca aşırı bir utanç ve pişmanlık duyuyorum.
- Kendimi yaşamaya değer ve toplum içinde yeri olan bir kimse olarak görüyorum.
- Yaptıklarımdan dolayı Allah’ın beni cezalandıracağından korkuyorum.
- Ailemin beni olduğumdan daha iyi görmesi karşısında onları aldatmış olmanın üzüntüsünü duyuyorum.
- Haksızlıklar karşısında bile kendimi savunamıyorum.
- Zor durumlarda genellikle yalan ve hileye başvurmam.
- Genellikle dedikodu yapmaktan hoşlanmıyorum.
- Hakkımda asılsız dedikodular yapılıyor.
- Hakkımda gerçeğe dayanan bazı dedikodular var.
- Genellikle başkalarının yanında terler ve bunalırım.
- Bir topluluk içinde bütün gözler bana çevrilmişçesine tedirgin olurum.
- Yabancılarla tanışmak ve yeni dostlar edinmekten hoşlanırım.
- Kendimle ilgili sorunların çözümünde gerekirse başkalarının yardımını isteyebilirim.
- Başkaları beni seyrederken iş yapamıyorum.
- Başkaları bana baktığında yürümeyi şaşırıyorum.
- Arkadaşlarımın davetim beklemeden gerektiğinde onları grubuna katılırım.
- Gerektiğinde duygu ve düşüncelerimi başkalarına anlatabilirim.
- Gerektiğinde bildiklerimi ve gördüklerimi başkalarına anlatabilirim.
- Genellikle topluluk içinde bulunmaktan hoşlanırım.
- Girişken bir insan sayılırım.
- Bana baktıklarında mutlaka bir kusurum olduğu duygusuna kapılırım.
- Topluluk içinde rahat konuşamıyorum.
- Genellikle başkalarının dikkatini üzerime çekmekten sıkılırım.
- Yerinde ve haklı bile olsa yüzüme yapılan övgülerden utanırım.
- Diğer insanlar hakkındaki düşünce ve kanılarımı başkalarının lafıyla değiştirmem.
- Olaylar ve insanlar hakkındaki yargılarımı kendi deneyimlerimden oluştururum.
- Başkaları benim değer ve inançlarıma ters düşen bir işi yapmamı istediklerinde onları reddedemem.
- Olduğum gibi görünmekten hoşlanmıyorum.
- Kendi değer ve inançlarım başkalarınınkine ters düşse bile onları açıkça ortaya koyar ve savunurum.
- Başkalarını ahlak değerlerine uygun davranmayabilirim.
- Genellikle isteklerim beğenilerim ve değerlerime uygun bir yaşam sürüyorum.
- Başkalarının benim inançlarıma ve değerlerime uygun davranmasını beklemiyorum.
- Genellikle olduğum gibi davranırım ve olduğum gibi görünmeye çalışırım.
- Gerektiğinde hakkımı ararım.
- Genellikle kendimden çok başkalarını memnun etme çabasındayım.
- Eğer duygu ve düşüncelerimden utanırsam bunları tam karşıtı olan bir davranışla gizlerim.
- Arkadaşlarımın birçoğu kadar güzel yada yakışıklıyım.
- Kendimi oldukça çirkin ve sevimsiz buluyorum.
- Normal bir beden yapısına sahibim.
- Boyum oldukça kısadır.
- Oldukça sıska ve çelimsizim.
- Gizlediğim bazı fizik kusurlarım var.
- Kulağım iyi işitmiyor.
- Gözlük takmak zorundayım.
- Oldukça şişmanım.
- Sağlıklı bir insanım.
- Güzel olmayan yanlarım kadar güzel yanlarım da var.
- Doğuştan getirdiğim bedensel bir özürüm var.
- Kalıtsal bir özürüm var. Bu benim çocuklarımda da görülebilir.
- Karşı cinsten arkadaşlarımın bana duygusal yaklaşımından utanıyorum.
- Karşı cinsin duygusal yaklaşımı beni öfkelendiriyor.
- Kızlı erkekli bir toplantı da kendimi rahat hissetmiyorum.
- Kendi cinsiyetimden (kız ya da erkek olmaktan) memnunum.
- Karşı cinsten arkadaşlarımla beraber olmaktan mutluluk duyuyorum.
- Okul yaşamımızda arkadaş seçerken kız erkek ayırımı yapmam.
- Cinsel dürtüler kontrol altına alınmalı ama utanç verici sayılmamalı.
- Toplumun onayladığı durumlarda bile cinsel ilişkileri kirli ve iğrenç
buluyorum.
- Karşı cinsten biri (leri)nin benimle duygusal yakınlık kurma isteğinde olduğu kanısındayım.
- Arkadaş saydıklarım beni arar ve benden hoşlanırlar.
- Arkadaşlarım benim dostluğuma güvenirler.
- Arkadaşlarım beni pısırık ve beceriksiz bulurlar.
- Arkadaşlarım beni küçümsüyor.
- Arkadaşlarım beni gruplarına isteyerek alırlar.
- Arkadaşlarım ciddi işlerde ve çalışmalarda benimle beraber olmak isterler.
- Arkadaşlarım beni ağzı gevşek ve sır saklamaz bulurlar.
- Hiç kimse beni sevmiyor.
- Arkadaşlarım bana düşman oldular.
- Ailem beni çok sever ve önemser
- Öğretmenlerin çoğu beni arkadaşlarım kadar önemsemiyorlar.
- Çevremdeki insanlar beni ilgilendiren konularda bile benim fikrimi almazlar.
- Ev sahibini rahatsız edeceğim düşüncesiyle misafirliğe gitmekten çekinirim.
- Diğer insanlar arasında bir yerimin olduğuna inanıyorum.
- Diğer insanları kendimden uzaklaştıracak kadar çevreme korku saçıyorum.
- İnsanlar beni övdüklerinde içimden bu kadar değerli olmadığımı düşünüyorum.
- Arkadaşlarım beni yetenekli fakat alçak gönüllü bulurlar.
- Kolay arkadaş edinebilirim.
- Psikolojik yönden normal ve rahat bir insan sayılırım.
- Gerektiğinde yaşamın kötü yönleriyle yüzyüze gelmekten çekinmem.
- Kendimi dürüst ve samimi bir insan olarak görüyorum.
- İstemediğim halde çabuk kızıyor ve sinirleniyorum.
- İnsanları seviyorum ve onlarla beraberlikten mutlu oluyorum.
- Yaşamın güzel ve ilginç yanlarını görerek mutlu oluyorum.
- Kendi çabamla yenebileceğim güçlüklerden dolayı mutsuz olmam.
- Yeni durumlara kolay uyum yapabiliyor ve yeni yaşantılardan hoşlanıyorum.
- Alıngan bir insan değilim.
- Sebatlı ve iradeli bir insanım.
- Kolay mutlu olamıyorum genellikle karamsar bir insanım.
- Kendimi yaşamağa değer ve toplumda yeri olan bir kimse olarak görüyorum.
- Başkalarıyla ilişkilerimde onların duygu ve düşüncelerini gözetirim
- Anlamlı ve amaçlarıma uygun bir yaşam sürdüm.
- Bazen yalnızlıktan hoşlanırım.
- Eleştiriyi benliğime yöneltmiş ve tehdit olarak görüyorum.
- Eleştirilerden önce rahatsız olsam bile sonradan üzerinde durur ve yararlanma gereği duyarım.
- Bazı konularda başarısız olabilirim ama verimli ve başarılı olduğum alanlar da var.
- Bazı alışkanlık ve kusurlarıma rağmen gene de normal ve uyumlu bir insanım.
- Üzerime aldığım görevi kusursuz yapmam şarttır.
- Bazen ters ve geçimsiz bazen ise sıcak ve yumuşak olurum.
- Çirkin ve sevimsiz yönlerimi iyi ve sevimli yönlerim kapatıyor.
- Arkadaşlarımın bazı kusur ve noksanlarımı şaka konusu yaparak beni incitiyorlar.
EK-3
KENDİNİ KABUL ENVANTERİ CEVAP KAĞIDI
EVET HAYIR M = Memnunum M = Memnunum
Şd = Şikayetçi değilim Şd = Şikayetçi değilim
Ş = Şikayetçiyim Ş = Şikayetçiyim
Ms = Mutsuzum Ms = Mutsuzum K= Kendimi tanıyamıyorum
SORULAR EVET HAYIR
M | ŞD | Ş | MS | M | ŞD | Ş | MS | K | ||
1. | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | ( ) | |
2. | ||||||||||
3. | ||||||||||
4. | ||||||||||
5. | ||||||||||
6. | ||||||||||
7. | ||||||||||
8. | ||||||||||
9. | ||||||||||
10. | ||||||||||
11. | ||||||||||
12. | ||||||||||
13. | ||||||||||
14. | ||||||||||
15. | ||||||||||
16. | ||||||||||
17. | ||||||||||
18. | ||||||||||
19. | ||||||||||
20. | ||||||||||
21. | ||||||||||
22. | ||||||||||
23. | ||||||||||
24. | ||||||||||
25. | ||||||||||
26. | ||||||||||
27. | ||||||||||
28. | ||||||||||
29. | ||||||||||
30. | ||||||||||
31. | ||||||||||
32. | ||||||||||
33. | ||||||||||
34. | ||||||||||
35. | ||||||||||
36. | ||||||||||
37. | ||||||||||
38. | ||||||||||
39. | ||||||||||
40. | ||||||||||
41. | ||||||||||
42. | ||||||||||
43. | ||||||||||
44. | ||||||||||
45. | ||||||||||
46. | ||||||||||
47. | ||||||||||
48. | ||||||||||
49. | ||||||||||
50. | ||||||||||
51. | ||||||||||
52. | ||||||||||
53. | ||||||||||
54. | ||||||||||
55. | ||||||||||
56. | ||||||||||
57. | ||||||||||
58. | ||||||||||
59. | ||||||||||
60. | ||||||||||
61. | ||||||||||
62. | ||||||||||
63. | ||||||||||
64. | ||||||||||
65. | ||||||||||
66. | ||||||||||
67. | ||||||||||
68. | ||||||||||
69. | ||||||||||
70. | ||||||||||
71. | ||||||||||
72. | ||||||||||
73. | ||||||||||
74. | ||||||||||
75. | ||||||||||
76. | ||||||||||
77. | ||||||||||
78. | ||||||||||
79. | ||||||||||
80. | ||||||||||
81. | ||||||||||
82. | ||||||||||
83. | ||||||||||
84. | ||||||||||
85. | ||||||||||
86. | ||||||||||
87. | ||||||||||
88. | ||||||||||
89. |
|
|||||||||
90. | ||||||||||
91. | ||||||||||
92. | ||||||||||
93. | ||||||||||
94. | ||||||||||
95. | ||||||||||
96. | ||||||||||
97. | ||||||||||
98. | ||||||||||
99. | ||||||||||
100. | ||||||||||
101. | ||||||||||
102. | ||||||||||
103. | ||||||||||
104. | ||||||||||
105. | ||||||||||
106. | ||||||||||
107. | ||||||||||
108. | ||||||||||
109. | ||||||||||
110. | ||||||||||
111. | ||||||||||
112. | ||||||||||
113. | ||||||||||
114. | ||||||||||
115. | ||||||||||
116. | ||||||||||
117. | ||||||||||
118. | ||||||||||
119. | ||||||||||
120. | ||||||||||
121. | ||||||||||
122. | ||||||||||
123. | ||||||||||
124. | ||||||||||
125. | ||||||||||
126. |
[1] H. Tan, Psikolojik Yardım İlişkileri, (Milli Eğitim Yayınevi, İstanbul, 1992), s.3
[2] E. Geçtan, Çağdaş Yaşam ve Normaldışı Davranışlar, (Maya Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti., Ankara, 1981), ss.194-210
[3] N. Güripek, Yetiştirme Yurtları ve Sosyo-Ekonomik Düzeyi Düşük Aile Yanında Kalan Onyedi Yaş Grubu Gençlerin Kendini Kabul Düzeylerinin Saptanması., (Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi., Ankara, 1993), s.1
[4] A. Ankay, İnsan ve Eğitim, (Gazi Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi Matbaası, Ankara, 1990), s.95
[5] F. Önen, Kişinin Kendini Kabulü İle Başkalarını Kabulü Arasındaki İlişki.,(Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1989), s.1
[6] Y. Kılıççı, Okulda Ruh Sağlığı, (Şafak Matbaacılık, Ankara, 1992), s.4
[7] M. Enç, Ruhbilim Terimleri Sözlüğü, (Karatepe Yayınları, Ankara, 1990), s.118
[8] A. H. Maslow, Motivation And Personality, (New York: Harper and Raw Pub., 1970),
ss.155-157
[9] A. E. İşmen, Duygusal İstismarın Liseli Gençlerin Kendini Kabul Düzeyine Etkisi, (Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1993), s.55
[10] A. Güllü, Grupla Psikolojik Danışmanın Ortaöğretim Öğrencilerinin Kendini Kabul Düzeyine Etkisi, (Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1995), s.1
[11] A. T. Jersild, Çocuk Psikolojisi, Çeviren: Gülseren Günçe, 3.Baskı, (Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları, Ankara, 1980), s.198
[12] S.A. Coopersmith, The Antecedents of Self-Esteem, San Francisco:Cole and Freeman. Co.,1967. Akt: Yadigar Kılıççı, Kendini Kabul Envanteri Genç, Yetişkin ve Ergen Formları Uygulama Klavuzu, (Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Anabilim Dalı, Ankara, 1988), ss.1-2
[13] Enç, a.g.e., s.25
[14] A. Yörükoğlu, Gençlik Çağı, (Özgür Yayın Dağıtım, Ankara, 1993), s.101
[15] K. Ersanlı, Benliğin Gelişimi ve Görevleri, (Eser Ofset, Samsun, 1996), s.6
[16] Yörükoğlu, a.g.e., s.101
17 R. N. Jones, Danışma Psikolojisi Kuramları, Çevirenler: Füsun Akkoyun ve Diğerleri, (72 TDFO Ltd. Şti. , Ankara, 1995), s.33
[18] Y. Özden, Eğitimde Dönüşüm, (Pegem Özel Eğitim ve Hizmetleri, Ankara, 1998), s.98
[19] M. Kepçeoğlu, Psikolojik Danışma ve Rehberlik, 6. Baskı, (Kadıoğlu Matbaası, Ankara, 1992), s.16
20 Özden, a.g.e., s.98
[21] Jones, a.g.e., s.31
[22] Enç, a.g.e., s.118
24 B.Onur, Gelişim Psikolojisi, 2. Baskı, (Verso Yayıncılık, Ankara, 1991), s. 234
26 Aynı, s. 118
[28] T. Temüge, Kendini Kabul Envanterinin Lise Öğrencilerine Uyarlanması., ( Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1987)
[29] A.Ş.,İslam, Bireysel Psikolojik Danışmanın Yaşlılarda Kendini Kabule Etkisi.,(Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 1987)
30S.Güneysu, Ş.Bilir, “Üniversite Öğrencilerinin Kendini Kabul Düzeyine Algılanan Anne-Baba Tutumlarının Etkisi”, Psikoloji Dergisi, (c:6, n:22, 1988), ss.127-133
[32] G. Erkan, Ortopedik Özürlü Çocukların Kendini Kabul Düzeyi Üzerine Bir Araştırma.,
Sakatları Koruma Milli Koordinasyonu., İstanbul, 1991
33 F. Kandemir, Farklı Sosyo-Ekonomik Düzeydeki Onyedi Yaş Grubu Gençlerin Kendini Kabul Düzeylerini Etkileyen Bazı Faktörler Üzerine Bir Araştırma.,(Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1991)
[34] N. Gökçakan, Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğrencilerinin Kendini Kabul Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi., (K.T.Ü., Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Trabzon, 1992)
35 G.N.Ergin, İntihar Girişimi Olan ve Olmayan Ergenlerin Kendini Kabul ve Depresyon Düzeylerinin Karşılaştırılması. (Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1993)
[38] B.Süleymanoğlu, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Eğitiminin Kendini Kabul Düzeyine Etkisi., (Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1994)
39 B.Gençdoğan, “Depresyon ile Kendini Kabul Arasındaki İlişkiler”, 1.Eğitim Bilimleri Kongresi., (Çukurova Üniversitesi Basımevi, c:2, Adana, 1994), ss.634-643
40 M. Özkan, Güdümlü ve Güdümsüz Grupla Psikolojik Danışmanın Özsaygı ve Kendini Kabul Düzeyleri Üzerindeki Etkisi., (Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Erzurum, 1994)
[41] Güllü, a.g.e., 1995
[42] O.Z.Yazar, Kendini Kabul Düzeyi Düşük ve Yüksek Olan Üniversite Öğrencilerinin Denetim Odağı Algılamaları İle Kendini Ayarlama Becerileri Arasındaki İlişki.,(Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Samsun, 1996)
[43] F. Karahan, Lise ve Dengi Okul Öğrencilerinin Kendini Kabul Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Bakımından İncelenmesi., (Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Samsun, 1996)
[44] B.D.Karaduman, Ankara Fen Lisesi Öğrencilerinin Kendini Kabul Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi., (Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1997)
[45] D.S.Ford, “Self-Concept and Perception of School Atmosphere Among Urban Junior High School Students”, Journal of Negro Education, (v:54, n:1, 1985), ss.82-88
46 R.L.Morgan and N.F.Kafer, “The Relationship Between Understanding of Self and Others in Children’s Friendships”, The Journal of Psychology, (v:119, n:6, 1985), ss.521-525
47 C.Sherrill,B.Gench and Others, “Self-Actualization of Elite Blind Athletes: An Exploratory Study”, Journal of Visual Impairment, Blindness, (v:84, n:2, 1990), ss.55-60
[48] V. O. Long, “Relationship of Masculinity to Self-Esteem and Self-Acceptance in Femele Professionals, College Students, Clients and Victims of Domestic Violence”, Journal of Consulting and Clinical Psychology, (v:54, n:3, 1986), ss.323-327
[49] M. M. Omizo and S. A. Omizo, “Effects of Parents’ Divorce Group Participation on Child-Rearing Attidudes and Children’s Self-Concept”, Journal of Humanistic Education and Development, (v:25, n:3, 1987), ss.171-179
[50] C. L. Jr., Johnson and J. A. Jonson, “Using Short-Term Group Counseling With Visually Impaired Adolescents”, Journal of Visual Impairment and Blindness, (v:85, n:4, 1991), ss.166-170
51 E. M. Altmaier, M. R. Leary and Others, “Attribution Therapy: Effects of Locus of Control and Timing of Treatment”, Journal of Counseling Psychology, (v: 26, n:6, 1979), ss.481-486
52 S. Kaminsky and J. C. Chrisler, “ Personality Correlates of People Who Have Attempted Suicide and Those Who Have Seriously Considered It”, Dissertation Abstracts International, 1988, ss. 21-24
[53] V. O. Long, “ Masculinity, Feminity and Male Scientists’ Self-Esteem and Self-Acceptance”, Journal of Psychology, (Albuquerque: University of New Mexico, v:127, n:2, 1993), ss.213-220
[54] P. V. Resnik and H. B. Lammers, “The Influence of Self-Esteem on Cognitive Responses to Machine-Like Versus Human- Like Computer Feedback”, The Journal of Social Psychology, (v:125, n:6, 1985), ss.761-769
[55] G. R. Medinnus, “Adolescents’ Self-Acceptance and Perceptions of Their Parents”, Journal of Consulting Psychology, (v:29, n:2, 1965), ss.150-154
[56] R. L. Leavy and E. M. Adams, “Feminism As A Correlate of Self-Esteem, Self-Acceptance and Social Support Among Lesbians”, Psychology of Women Quarterly, (v:10, 1986), ss. 321-326
57 J. R. Hurley, “Ratings of Interpersonal Conduct in Small Groups by Aggregated Peers and Self: Replicated Factor Analyses”, The Journal of Social Psychology, (v:136, n:5, 1996), ss.597-611
[58] C.D. Legg, “A Study of The Relationships Between Psychological Variables of Self-Consept, Self-Acceptance and Locus of Control in Children and Adolesance”, Dissertation Abstracts International, (c:42, n:66, 1981), ss.47-64. Akt:Gökçakan, 1992, s. 19
59 G.B.Verna and K.B.Runion, “The Effects of Contextual Dissonance on The Self-Concept of Youth From a High Versus Low Socially Valued Group”, The Journal of Social Psychology, (v:125, n:4, 1985), ss.449-458
60 E.L.Cowen, “The Negative Self-Concept As A Personality Measure”, Journal of Consulting Psychology, (v:18, n:2, 1954), ss.138-141
[61] Kılıççı, a.g.e., s.6
[62] Kılıççı, a.g.e., s.6
[63] Kılıççı, a.g.e., s.7
[64] Kılıççı, a.g.e., s.10
[66] Kılıççı, a.g.e., s.12
[67] Ford, a.g.m. ss.82-88
[68] Medinnus, a.g.m. ss.150-154
[69] Legg, a.g.m. s.19
[70] Long, a.g.m. ss.213-220
[71] Güneysu ve Bilir, a.g.m., ss.127-133
[72] Kandemir. a.g.e., s.48
[73] Akçamete, a.g.m.ss.159-165
[74] Yazar, a.g.e. s.121
[75] Kandemir. a.g.e.s.50
[76] Güneysu ve Bilir, a.g.m.,ss.127-133
[77] Güripek, a.g.e.,s.49
[78] Karahan, a.g.e.,s.45
[79] Karaduman, a.g.e.,s.50
[80] Güripek, a.g.e., s.50
[81] Karahan, a.g.e.,s.46
[82] Karaduman, a.g.e., s.51
[83] Kandemir, a.g.e.,s.51
[84] Güneysu ve Bilir, a.g.m.,ss.127-133